Bildirici, beden kütle indeksinin 25'in üzerinde olmasının fazla kiloluluk, 30'un üzerinde olmasının ise obezite olarak kabul edildiğini ifade etti. Ayrıca, bel çevresi ölçümünün kadınlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm'den fazla olmasının riskli, kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm'nin üzerinde olmasının ise obezite olarak değerlendirildiğini belirtti. Bildirici, obezitenin tek başına bir hastalık olmanın ötesinde hipertansiyon, tip 2 diyabet, hiperlipidemi, kalp-damar hastalıkları, inme, bazı kanser türleri ve solunum hastalıkları gibi pek çok sağlık sorununa yol açabileceğini vurguladı. Obezitenin temel nedenlerinden birinin enerji alımı ile enerji harcaması arasındaki dengesizlik olduğuna dikkat çeken Bildirici, beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler ve fiziksel aktivitenin azalmasının bu sorunu büyüttüğünü belirtti. DSÖ’nün 2024 yılında yayınladığı rapora göre 2022 yılında yetişkin nüfusun yüzde 43'ünün fazla kilolu veya obez, %16'sının ise obez olduğunu ifade etti.
Bildirici, Dünya Obezite Federasyonu’nun 2023 yılında yayınladığı rapora atıfta bulunarak, mevcut değereler devam ettiğinde 2035 yılında dünya genelinde 1,9 milyar insanın obezite ile yaşayacağını ve bunun her dört kişiden biri anlamına geldiğini belirtti. Dünya Obezite Federasyonu’nun bu yılki temasının "Sistemleri Değiştir, Sağlıklı Yaşa" olduğuna dikkat çeken Bildirici, obezite ile mücadelede bireysel çabaların yetersiz kalabileceğini ve sağlık ile gıda sistemlerinde yapısal düzenlemelerin önemli olduğunu ifade etti. Bildirici, obeziteyle mücadelede önleme çalışmalarının esas olduğunu belirterek, bu kapsamda toplum eğitimlerinin ve farkındalık çalışmalarının sürekliliğinin önem taşıdığını vurguladı. Obezite ile mücadele için tüm yıl boyunca eylemler gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Bildirici, 4 Mart Dünya Obezite Günü’nün bu konuda farkındalık oluşturmak için önemli bir fırsat olduğunu dile getirdi.