Yerel seçimlere 1,5 yıldan az bir süre kala üçüncü dönem için de aday adayı olacağının sinyallerini veren Başkan Çoban, ‘Partimiz, partimizin yetkili kurulları uygun görüp tekrar aday gösterirlerse seçim kampanyamıza başlayıp yine çok güzel projelerle halkımızın karşısına çıkacağız’ dedi.

Meteoroloji teknisyenliğinden ayrılıp neden avukatlık mesleğini tercih ettiniz?

1977 yılında parasız yatılı sınavlarında o zaman Türkiye'de tek olan Ankara Meteoroloji Teknik Lisesi'ni kazandım. Normalde dört yıllık bir okuldu burası ve mezun olanlar lise fen kolu diploması alıyordu. Ancak 1980 yılında okulumuzda siyasi bir tartışma çıktı, bundan dolayı ben dâhil 11 arkadaşımız disiplin cezası aldı ve bizleri üçüncü sınıftan mezun ettiler. Yani ben lise fen kolu diploması alacakken meslek lisesi diploması almak zorunda kaldım. O zaman için iyi üniversitelerden sadece Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi meslek lisesi mezunu alıyordu. Bundan dolayı okulu birincilikle bitirdiğim için kuraya katılmadan İzmir Meteoroloji teknisyenliğini seçtim. O esnada hem devlet memuriyeti görevini yaptım hem de fakülteyi bitirdim. Bitirir bitirmez de istifa ettim. Normalde amacım hâkim-savcı olmaktı. O zamanlar Türkiye'de üç tane hukuk fakültesi vardı ve çok ciddi hâkim-savcı açığı vardı. Bundan dolayı her hukuk fakültesi mezunu ister bayan, ister erkek olsun hâkim-savcı olmak isteyince hemen olabiliyordu. Çünkü avukatlığa talep daha fazlaydı. Siyasete de meraklı olmam nedeniyle benim için avukatlığın daha uygun olduğuna karar verdik. Hâkim-savcı olmaktan vazgeçip görevimden istifa ettim. Afyon'da avukatlığa başladım. Belediye Başkanı olduğum güne kadar 21 yıl boyunca fiilen avukatlık yaptım.

Üç kelimeyle Burhanettin Çoban'ı anlatır mısınız? Desek bu kelimeler ne olur?

Ben 2009 yılında belediye başkan aday adayı iken basın toplantısında arkamda şu slogan vardı. Milli Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un  Umar Mıydın? adlı şiirinden bir mısra;
Çalışmak!.. Başka yol yok, hem nasıl? Canlarla, başlarla. üç kelimeden fazla ama beni anlatan en güzel mısra bu.

Siyasi hayata ilk ne zaman atıldınız?

Babam Hafız Halil Çoban, Afyon'da ilk defa hatimli teravih geleneğini başlatan kişidir. Ayrıca kendisi imam olduğu için ailemiz muhafazakâr bir aileydi. 1969-70'li yıllarda merhum Necmettin Erbakan, önce Konya'dan Adalet Partisi'nden aday olmak istemiş, ancak Süleyman Demirel veto etmişti. Sonrasında kendisi Konya'dan bağımsız aday olurken bilahare Millî Nizam Partisi'ni kurdu. Bu esnada şehirleri turluyordu ve şimdiki Zülali Camii'nin arka bölümünde 1973 yılında bir miting yaptı. O mitingde ben de hemen Erbakan Hoca'nın dibindeydim. 11 yaşında bir çocuktum ve konuşmasını teybe almıştım.O zaman herkeste ya da her ailede olmayan bir teypti. Babam Almanya'dan bir akrabamıza getirtmişti. Üç maaş kadar para ödemişti o teybe. Ondan sonra bizim siyasi çalışmalarımız başlamış oldu.

Belediye Başkanı olmayı neden istediniz?

Siyasette aktif olarak yer alanlar, parti teşkilatlarında, milletvekilliğinde, belediye başkanlığında, belediye meclisinde veya il genel meclisinde görev alırlar. Ben de erken yaşlardan itibaren Milli Türk Talebe Birliği'nde, Akıncılar Derneği'nde görevler aldım. Hem de çok zorlu bir dönemde. Şimdiki nesil 12 Eylül öncesi Türkiye'deki ortamın nasıl olduğunu bilemez. Her gün onlarca insanın terör nedeniyle öldürüldüğü bir şehirde (Ankara) öğrenci olarak okudum. Ancak o atmosferde bile Ankara'da Milli Türk Talebe Birliği'nden hiç ayrılmadım. İnsanlara hizmet etmekti amacımız. Tüm dünyada insanların hayrına yönelik hizmet etmeyi önemli addeden bir şuurda olan yapıda yetiştik. Dolayısıyla Belediye Başkanlığının insanlara hizmette önemli bir görev olduğunu düşündüm. Olmaz ama hadi oldu diyelim; AK Parti'den bana, Burhanettin Çoban, seni biz 1. sıradan milletvekili adayı göstermek istiyoruz ne dersiniz. diye sorsalar: Efendim, bu emriniz talimatınız değilse ben belediye başkanlığı görevinde daha faydalı olacağıma inanıyorum eğer uygun görürseniz ben belediye başkanı adaylığında devam etmek istiyorum. diye cümle kurarım. Bu da insanlara hizmet etmenin en güzel yolunun belediye başkanlığından geçtiğinin göstergesidir bana göre. Bu nedenle belediye başkanlığını seçtim.

Belediye başkanlığının en sevdiğiniz yönleri neler?

İnsanlar şehrine hizmet eden insanları aradan uzun yıllar geçse de unutmuyorlar. Hele ki günümüzde internet var. Google’den arşiv gibi aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. 50 yıl sonra Google'ye girip Hıdırlık Yolu yazsanız, Hıdırlık Yolu'nu Belediye Başkanı Burhanettin Çoban açtı diye çıkacaktır. Dolayısıyla şehre kalıcı hizmetler yapılmasında belediye başkanlığının çok büyük bir artısı var. Düşünün bir şehri baştan sona yeniliyorsunuz ve bu yenilemede sizin imzanız var. İşte bunun verdiği mutluluğun ölçüsü olamaz. Ayrıca bir belediye başkanının hizmetlerinden dolayı çocuklarına ve torunlarına bırakacağı mutluluğun tarifi yoktur sanırım. 

Belediye Başkanlığı yaparken keşke Belediye Başkanı olmasaydım dediğiniz oldu mu?

İnsanların çoğu zaman; bizi rahatsız ettiği, haksız yere eleştirdiği, iftira attığı dönemler oluyor ama siyasete giren üstelik belediye başkanlığı gibi bir göreve gelen kişiler bunlara alışık olmak zorunda. Dolayısıyla keşke Belediye Başkanı olmasaydım gibi bir cümle asla kullanmadım ama üzülüp yıpranmadığımız anlar da hiç olmadı değil.

Yapmak isteyip yapamadığınız bir hizmet var mı? Neden?

Her ne kadar ilk dönemimizde su ve kanalizasyonda büyük atılımlar yaptık desek de şu an hala bazı ana hatlarımızda asbest boru var. Milli Birlik, Bankalar Caddesi gibi... Bir tek buraları değiştiremedik. Çünkü bu bölgelerimizde yollar ve alternatif yollar çok dar. Bu işe giremedik bir noktada cesaret edemedik ama inşallah Allah nasip ederse üçüncü dönemimizde buraları da yapacağız. Bir de seyyar satıcılar ve kaldırım işgali noktasında çok başarılı olduğumuzu söylemek mümkün değil.

İnsanlar sizinle nasıl görüşebilirler?

Benim kartvizitimde cep telefonu numaram ve e-mail adresim yazılı. Ayrıca vatandaşlarımız, hafta içi öğleden sonra gelmek ve sırasını beklemek kaydıyla benimle çok rahat görüşebiliyorlar. 8,5 yıldır Belediye Başkanıyım, bu süreçte hiç bir vatandaşımız benimle görüşmek isteyip de görüşemediğini söyleyemez. 

AK Parti'de kuruculuk ve geçmişte AK Parti İl Başkanlığı yaptınız? Şimdiki yönetimin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Şimdiki İl Başkanımız da benim meslektaşım. Avukat bir arkadaşımızın il başkanlığında bulunması gerçekten çok zordur. Çünkü işini takip ettiği müvekkiller geldiği zaman onu bürosunda bulmak ister. Duruşması varsa onun katılmasını ister. İktidar partisi il başkanlığı da zamanının büyük çoğunluğunu büroda değilde partide geçirmesini gerektiren bir görevdir. Ama buna rağmen İl Başkanımız, 50 kişilik il yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız ve merkez ilçe teşkilatımızın partimizin verdiği görevleri, partimizin çalışma ilkeleri doğrultusunda çok güzel hizmetler vererek yaptıklarını görüyor, hepsini tebrik ediyorum.

Bir dahaki seçimde aday olacak mısınız?

Biz 3 dönem için Allah nasip ederse bu göreve geldik. İnşallah tekrar 2019-2024 dönemi içinde nasip olursa belediye başkan aday adayı olacağız tabi ki. Partimiz, partimizin yetkili kurulları uygun görür tekrar aday yaparlarsa seçim kampanyamıza başlayıp yine çok güzel projelerle halkımızın karşısına çıkacağız.


Afyonkarahisar'ın büyükşehir olmasıyla ilgili öngörüleriniz nelerdir?

Şimdi bir defa büyükşehir kavramı rahmetli Özal'la beraber bizim literatürümüze girmişse de o zaman ki büyükşehirle, 2014 sonrası büyükşehir anlayışı çok farklı. Çünkü 2014'ten sonra büyükşehirlerde beldeler ortadan kalktı. Köyler ortadan kalktı. Yani beldeler ve köyler büyük şehrin bir mahallesi veya tabii olduğu ilçenin bir mahallesi haline geldi. Şimdi büyükşehir noktasında da mesela İstanbul'un nüfusu 15 milyon, yüzölçümü beş bin kilometrekare. Yani bu şu demek: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı beş bin kilometrekarelik bir alanda; su, yol, kaldırım, asfalt yapacak. Altyapı yapacak. Peki, Afyon Büyükşehir Belediye Başkanı ne yapacak? Bizim nüfusumuz 715 bin. Yüzölçümümüz 14 bin kilometrekare. Yani nüfusumuz İstanbul'un 20'de 1'i ama alanımız İstanbul'un üç katı. Dolayısıyla siz İstanbul'a göre 20'de 1 gelen parayla, İstanbul'un üç katı bir alana hizmet etmek zorundasınız. Yani Afyon'da Büyükşehir Belediye Başkanlığı gerçekten çok zor. Hele hele sıfırdan, hiç tecrübesi olmayan bir arkadaşımızın en azından iki yıl çok ciddi sıkıntılar geçireceğini ben düşünüyorum. Tabi yanılmış da olabilirim ama elbette tecrübenin burada çok büyük bir önemi ortaya çıkacaktır.


Afyonkarahisar Belediyesi'nin Dünya Motokros Şampiyonası'ndan 15 milyon avro gibi çok ciddi bir gelir elde edeceği konuşuluyor.

Öyle bir durum kesinlikle yok. Onu biraz abartmışlar. Çünkü Dünya Motosiklet Federasyonu anlaşma yaparken hangi ülkede yaparsa yapsın; 1- Bunun yayın haklarını kesinlikle kendisi satıyor. 2-Dünyadaki tüm reklamlarını da kendisi satıyor. Ayrıca bundan bize kesinlikle bir pay vermiyor. Biz sadece ne alacağız? Türkiye içi yayın hakları sadece bizde olacak. İkincisi Türkiye içi reklam hakları bizde olacak. Bizde burada 1 milyon avro harcama yapacağız. Bunun yanında Dünya Motosiklet Federasyonunun yöneticileri, idarecileri ve hakemlerin konaklama giderleri de bize ait. Onu zaten otellerimiz karşılayacak. Sporcular hariç. Bizden çıkacak para sadece 1 milyon avro. Onunda biz yüzde 50'lik, yüzde 60'lık bölümünü inşallah sponsorlardan yani reklam verenlerden karşılanacağını düşünüyoruz. Yine Belediyemizden 300-400 bin avro para çıkabilir.

Teleferik projesinin ihalesi yapıldı. Son durumuyla ilgili bilgi verebilir misiniz? Ayrıca kurul tarafından teleferik çıkış noktasının Erdal Akar Parkı olarak belirlenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce beklenen ilgiyi görecek mi?

Tabi bizim gönlümüz Cumhuriyet Meydanı'ndan Kale'ye teleferik yapılmasından yanaydı. Ancak kurul üyeleri Afyonkarahisar'a gelerek bizim tüm üç alternatifimizi yerinde incelediler. Bir defa Cumhuriyet Meydanı'nı unut Sayın Başkanım, buradan olmaz. Biz Kale'nin siluetini bozdurmayız dediler. İkinci alternatifimiz Çavuşbaş tarafındandı. Onu bizde istemiyorduk. Üçüncü alternatifimiz Erdal Akar Parkı tarafındandı. Oradan izin verdiler. Tabi bu iznin verilmesi bile büyük bir anlam taşıyor. Çünkü bir önceki dönemde kesinlikle izin alamamıştık. Uygun görmemişlerdi. Şimdi Cumhuriyet Meydanı'ndan olsaydı; insanlar oradan geçerken, özellikle öğrenciler, şehrimizi gezmeye gelenler, Afyon Sucuğu ve Afyon Lokumu almaya gelenler, yemek yemeğe gelenler şuradan da teleferikle Kale'ye çıkıp inelim diyebilirlerdi. Bu da teleferiğe rağbeti artırırdı. Ne yapalım Erdal Akar Parkı'na izin almakta önemli bir aşama. Yalnız vatandaşımızın şunu bilmesini istiyorum. Bizim diyelim ki Park Afyon AVM tarafından, Karayolları Parkı'ndan veya Hıdırlık'ın başka bir yerinden, şehrin başka bir yerinden Erdal Akar Parkı'na yeni bir teleferik hattı yapmamıza bir engel yok. Yani biz burada bunu kurula sormayacağız. Ben mesela ileride; Karayolları Parkı'nı şimdi yapıyoruz. Oradan bir istasyonla Erdal Akar Parkı'na gidecek. İnsanlar Karayolları Parkı'ndan binebilir. İsteyenler Erdal Akar Parkı'ndan da binebilir. Yani iki istasyonla Kale'ye ulaşacak. Buna hiçbir engel yok. Kurula izin sormaya gerek yok. Bu bizim işimizin birinci aşaması. Afyonumuz'un nüfusu hızla artıyor. İnşallah daha da artacak. Ben ileride de Erdal Akar Parkı'na, şehrimizin başka bir noktasından teleferik yapılabileceği düşüncesindeyim.

Afyonkarahisar ilk kez sizin döneminizde battı-çıktı ile tanışıyor? Bu çalışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz bu dönem için halkımıza ne teleferik projesini ne de battı-çıktıları vaat ettik. Bunlar vaat etmediğimiz halde yaptığımız hizmetlerimiz. Maliye Kavşağı'nın tamamını 1 Temmuz itibari ile trafiğe kapattık. Araya bayram girmiş olmasına rağmen inşallah, Allah bizleri mahcup etmesin diyelim. 1 Kasım'a kadar da bu kavşağı trafiğe açmayı planlıyoruz. Biz bunu planlarken hemen Jandarma- Park Afyon Kavşağı ihalesini yaptık. Müteahhitle sözleşmeyi imzaladık. Ancak yer teslimini yapmadık. Çünkü iki kavşakta trafiği olumsuz etkiler aynı anda çalışma yapılırsa diye. Maliye Kavşağı bittiği gün inşallah müteahhide yer teslimi yapacağız ve Jandarma-Park Afyon Kavşağı'na başlayacağız. 

Yapılan battı-çıktıların değerlerinin anlaşıldığını düşünüyor musunuz?

Bu çalışma esnasında özellikle Maliye Kavşağı etrafındaki dükkânlar çok ciddi sıkıntı çektiler. Ben onlara minnettarım. Hiçbir zamanda bunu bir isyan noktasına getirmediler. Esnafımız bu konuda gerçekten sağduyulu davrandı. Vatandaşımızdan,  bizim 1 Temmuz itibari ile trafiğe kapattığımız kavşakla ilgili daha ikinci haftasında Ne zaman bitecek bu kavşak. gibi serzenişler geldi, hem de yoğun bir şekilde geldi. Allah'tan korkmak lazım. Daha ikinci, üçüncü haftasında Ne zaman bitecek bu kavşak. gibi bir cümle kullanılabilir mi? Bu nedir yani; Afyon'un tabiri ile 'Boyacı küpü mü', hemen daldır çıkar. Böyle bir şey değil ki. Bu çok ciddi bir yatırım. Bir defa bunun altından su geçiyor. Kanalizasyon, doğalgaz, Afjet, Telekom ve elektrik hatları geçiyor. Bu kadar basit bir şey mi? Bunların deplase edilmesi, bunların başka bir alana kaydırılması, fore kazıklarının yapılması ve bunların belli bir kurulma müddetleri var, insanlar hiç düşünmüyor. 4 ay bence muazzam bir başarıdır. İnşallah müteahhit de bu başarıyı ortaya koyacaktır. Şimdi hizmetlerle ilgili, hizmet bittikten sonra vatandaş zaten bunun faydasını görüyor ve takdir ediyor. Ancak bazı insanlar vardır ki siz bunlara ne yapsanız yaranamazsınız. Kur'an-ı Kerim'in tabiri ile Gözleri var görmezler; kulakları var işitmezler gibi. Bizimde bazen belediye ile ilgili eğitimlerde büyüklerimiz şöyle cümle kullanırlar. Derler ki: Bazı tipler vardır ki siz onların kaldırımlarını, yollarını altından bile yapsanız yine de yaranamazsınız. Bunun rengi tam parlak olmadı. diye eleştirirler.  Beğenmeyip, ne gerek vardı gibi cümleler kullanırlar. Bazı tiplere ne yapsanız yaranamazsınız. Onları Allah'a havale ediyorum.

Şehrimizde bulunan termal otellere gelen misafirler, sadece şehrimizin termal sularından yararlanmak istemiyor; şehirde gezmek, yeni yerler görüp tanımak istiyorlar. Şimdi sizin bu tür yatırımlarınızla oteller daha çok misafir çekebilir diyebilir miyiz? 

Otellerimize yılda bir iki defa gelen insanlarımız var. Dolayısıyla bunlara bizim her geldiklerinde farklı gezme, görme yerleri hazırlamamız lazım. Otele gelen müşteriler ciddi bir potansiyel. Ama bence otele gelen misafirlerden daha önemlisi; Afyonkarahisar 2019 yılı itibariyle hızlı trenle tanışacak. İleri ki aşamada İstanbul'dan da buraya hızlı trenle ulaşım olacak. Şimdi her ne kadar Ankara – Afyon ya da Ankara – İzmir, İstanbul – Antalya hızlı trenleri bizden geçiyor gözükse de ara bağlantılarla biz on yıl içerisinde doğuya, batıya, kuzeye ve güneye her yere hızlı trenle gidebileceğiz. Bu şu demektir. Afyonkarahisar konumu itibariyle uğrak bir yer biliyorsunuz. Özellikle hızlı trenle günü birlik turlar için cazip olacak. Diyelim ki insanlar sabah 7'de trene binecek, 9'da Afyon'da olacak. Akşama kadar gezip dolaşıp, akşam hızlı trene binip memleketine gidebilecek. İnanın bu şekilde gelecek turist sayısının, otellerimize gelenlerden çok daha fazla olacağına inanıyorum. Bizim bu konaklarımız, sokak sağlıklaştırmalarımız, tarihi eserlerin restorasyonu ve özellikle hızlı tren yolcularının ilimize gelmesinde çok büyük bir ivme sağlayacak.

Belediye'nin Şirketi Yüntaş A.Ş. ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Ben göreve geldiğimde Yüntaş; kirada bir benzinliği, bir ekmek işletmesi olan ve kasasında da sadece 100 bin lira parası olan bir şirketti. Gazlıgöl Kaplıcalarımız neredeyse çürüme noktasına gelmişti. Hatta bir çamaşır yıkama makinesi vardı. İstanbul'dan bir firma 'Biz bunu müzemiz için alabilir miyiz.' diye istediler. Çünkü o çamaşır yıkama makinesinden Türkiye'de hiçbir yerde kalmamış. Böyle müzelik aletlerimiz vardı. Şu anda ise Yüntaş, 3 tane benzinliği olan, iki bin metrekare idare binası olan bir şirket haline geldi. Üçüncü fabrikada yapılıyor şu anda. Bir doğaltaş fabrikası, bir dekoratif parke fabrikası ve normal parke fabrikası yapılıyor. Yani üç fabrikası ve üç benzinliği bulunuyor. Bunun yanında inşallah birçok alanda faaliyet gösterecek mesleki sınav ve belgelendirme kurumu olma yolunda ilerliyor. İş güvenliğiyle ilgili alanlarda da faaliyetleri var. Ama en önemlisi şu an inşaatına başladığı sağlıklı ekmek ve unlu mamuller fabrikası da bölgede tek olacak. Ege Bölgesi'nde böyle bir tesis olduğunu ben görmedim, duymadım. Balıkesir'de görmüştük bu fabrikayı. Çok hoşumuza gitmişti. Hemen Afyon'a yapmaya karar verdik. İnşallah Afyon halkımıza Yüntaş kanalıyla sağlıklı ekmek ve unlu mamuller sunacağız. Ayrıca Yüntaş son 5 yıldır yani dönemimizde en çok SGK primi ödeyen şirket ödülünü alıyor. Bu da demek ki en çok istihdamı Yüntaş sağlıyor. Ayrıca Yüntaş, voleybol branşımıza da destek veriyor. 2017-2018 yılı sponsorluk bedeli 1 milyon 500 bin Türk lirası. Yani kasasında 100 bin lira olan bir şirketten bugün o kadar benzinlik o kadar fabrika o kadar yatırıma rağmen spora da her yıl 1 milyon 500 bin lira sponsorluk bedeli ödeyebilen bir şirket haline geldi.

Kent Meydanı projenizin ilk etabı kısa bir süre önce başladı. Nasıl bir meydan yapacaksınız, kısaca özetleyebilir misiniz?

Kent Meydanımız üç aşamalı bir proje olacak. 2014 yılında halkımıza vaat etmiştik. Bu dönemimizde ilk aşamasını gerçekleştireceğiz. İkinci ve üçüncü aşamalarının gelecek dönemlerde yapılacağını söylemiştik. İlk aşaması 21 milyon liralık bir ihale bedeli ile gerçekleşecek, müteahhit çalışmaya başladı. Burada sonuç olarak yer altında bir otoparkımız olacak. Bunun yanında Belediye personelimizin yemekhanesini de Kent Meydanı altına kaydırıyoruz. Bunu neden oraya yaptığımıza gelince yaklaşık 10-20 yıldır Ramazan ayı yaz aylarına denk geliyor. Halka iftar çadırlarında hizmet verebiliyorduk. Ama artık Ramazan ayı 4-5 yıl sonra kış aylarına denk geleceği için soğuklarda insanları mağdur etmemek adına buraya 500 kişilik bir yemekhane yapıyoruz. Oraya yaptığımız yemekhane aynı zamanda Ramazan ayında bir iftar çadırı hüviyeti kazanacak. Otopark, yemekhane,  kadın-erkek ve engellilerimiz için tuvaletler olacak. Bunun yanında üst tarafta da iki adet kafeteryamız olacak. Bir tane medya duvarımız olacak geniş led ekrandan oluşan. Meydanımız oradaki tarihi Zafer Müzesi ile birlikte güzel bir görünüme kavuşacak. Çalışmamız başladı. 2018 yılında bitirmeyi hedefliyoruz.

Restorasyonu yıllarca konuşulan Bedesten'i restore etmek size nasip oldu? Esnaftan nasıl tepkiler aldınız?

Bedesten aşağı-yukarı 100 yıl önce yapılmış, haliyle özellikle elektrik tesisatlarında çok ciddi sıkıntılar vardı ve çok büyük yangın tehlikeleri geçiriyordu. Çatılarının akmasından dolayı duvarlarında ciddi yıpranmalar vardı. Ama birde bundan daha önemlisi yıllar içinde maalesef esnafımız kaçak katlar yapmış, ilave betonarmeler yapmış ve bu da görünümü bozuyordu. Burada çok güzel bir restorasyon projesi ortaya koyarak Bedesten'in tamamını aslına uygun hale getirdik. Kaçak ve sonradan ilave edilmiş bölümlerini yıktık. Binamızın restorasyonunu tamamladık. Çatıları ve elektrik tesisatı yeniledik. Kamera sistemi kurduk ve bugün Bedesten gerçekten gezilmeye görülmeye değer bir hale geldi. Geçen ay Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt Bey ile beraber gezdiğimizde ki Yalçın Bey bu tür eserlerin restorasyonunda çok önemli bir isim tüm kurumlarda ona bağlı. Hayranlığını ifade etti ve tebriklerini iletti. Bizde demek ki güzel bir şey yapmışız diye çok sevindik. Elbette esnafımızda bundan olumlu etkilendi. Esnafımızın olumlu etkilenmesi şehrimize yansıyacağı gibi şehrimizin kültürel ve sanatsal hayatına da katkılar sağlayacak. Orada Afyonkarahisar'a özgü ürünlerin, giysilerin, eşarpların satılması ve tarihi bir çarşının canlanması aslında Afyon'un ne kadar tarihi ve güzel bir şehir olduğunu bir göstergesi olduğu için bence güzel oldu. Bu vesile ile Belediyemizde emeği geçen tüm arkadaşlarımı da tebrik ediyorum.

Projeleriniz arasında Kadınlar Pazarı ve Kasaplar Çarşısı'nın restorasyonu da var, onlar ne aşamada? 

Her iki çarşımızın da projeleri bitmek üzere hatta Kadınlar Pazarı'nın projesi bitti. Esnafımızla geçen hafta bir toplantı yaptık, onlarda beğendiler. Hukuki prosedürü aşmaya çalışıyoruz. Bu aşamalar biter bitmez ihalesini gerçekleştireceğiz. Kasaplar Çarşısı'nda da projenin teslimini bekliyoruz. Orada biraz işimiz uzun çünkü çok kayıp kişi var. Ya da vefat etmiş, mirasçısı çok insanlar var. Onlara ulaşmakta sıkıntı çekiyoruz. Oradaki problemleri de aşarsak inşallah 2018 yılı içerisinde her iki projemizi de başlayıp bitirmeyi hedefliyoruz.