Vertigo’nun bir hastalık olmadığını ancak ciddi bir rahatsızlığın işareti olabileceğini söyledi.

Özel Fuar Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Işıklı, son dönemlerde sıklıkla karşılaşılan Vertigo şikayetlerinin nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi. 

Tıp dilinde baş dönmesi ve hareket duygusunun yitirilmesi anlamına gelen Vertigo’nun hareket illüzyonu veya halüsinasyon olarak da ifade edildiğini belirten Özel Fuar Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Işıklı, Vertigo’nun kendi başına bir hastalık olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtti. Işıklı; “Baş dönmesinin sistemsel olarak en önemli nedeni periferik vertigo olarak ifade ettiğimiz kulak rahatsızlığından kaynaklanan bir durumdur. Periferik vertigo olarak ifade ettiğimiz kulakla alakalı nedenler dışında nörolojik nedenler, kalp ve damarsal problemler ile görme bozukluklarından kaynaklanabilir” dedi.

“VÜCUT DENGESİNİ SAĞLAMADA ÜÇ SİSTEM GÖREV YAPMAKTADIR”

Vücudun dengesinin sağlanmasında üç sistemin rolünün bulunduğunu belirten Özel Fuar Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Işıklı; “İç kulaktaki denge sistemi, Görmeyle sağlanan denge ve Kas-İskelet sistemiyle sağlanan denge vücudun dengesini sağlayan üç sistemi oluşturuyor. Sistemlerden biri olan İç kulaktaki denge sistemi, iç kulakta bulunan üç adet yarım daire kanalları ve bunların uçlarında bulunan iki küçük torbadan oluşur. Yarım daire kanallarının içinde de bir sıvı bulunur. Başımızın en ufak bir hareketiyle bile bu yarım daire kanalları da hareket eder. Hızla giden ve hızla yön değiştiren bir aracın içindeki ters yöne savrulan yolcu misali bu kanalların içindeki sıvı da tam tersi yönde hareket eder. Buradaki duyu hücreleri bu hareketle değişen sıvı basıncını algılar ve sinirsel bir uyarı oluşturur. Bu uyarılar beyne ve beyinciğe gider. Buradaki bir takım işlevden sonra da denge sağlanır” dedi. Görmeyle sağlanan denge ise gözden başlayıp beyindeki görme merkezine kadar uzanan ve aralardaki bir dizi sinirsel yoldan oluşan, görme yoluyla dengenin sağlanmasına yardımcı olan sistemdir. Kas-iskelet sistemiyle sağlanan denge de kas, eklem ve tendonlarda bulunan özelleşmiş reseptörler ve bu reseptörlerin oluşturduğu sinirsel uyarıyı merkezi sinir sistemine ileten sinir yollarından oluşur. Bu reseptörler vücudun uzaydaki konumunu algılar. Dengenin sağlanabilmesi için hangi kasın ne kadar kasılması ve hangi eklemin hangi hareketi yapması gerektiğini belirler. Bu üç sistemden herhangi birinin bozulması denge kaybı ve baş dönmesi olarak bilinen Vertigo görülmesine neden olur” dedi.

“EPLEY MANEVRASI İLE TEDAVİDE BAŞARI ORANI YÜKSEKTİR”

İnsan vücudunda Vertigo görülmesine neden olan ve en sık görülen sebepler hakkında da bilgiler veren Op. Dr. Hüseyin Işıklı; “Baş Pozisyonuna Bağlı Vertigo, belli baş pozisyonlarında kendini gösteren ani baş dönmesi durumudur. Toplumda yüz binde on yedi oranında görülür. Baş dönmesi çok kısa sürer. Baş dönmesiyle birlikte anormal göz hareketleri görülür. Göz küreleri istemsiz bir şekilde hareket eder. Bu hareket ritmik bir harekettir. İşitme normaldir, çınlama ve ek şikâyet bulunmaz. Tedavisinde yüzde doksanlara varan başarı oranına sahip Epley manevrası yapılır. Bu manevra birer hafta arayla uygulanır ve her seans sonrasında hastaya başını 48 saat boyunca öne ve arkaya eğmesi kesinlikle yasaklanır. Atakların tekrarlaması halinde bu manevra tekrar uygulanır.   Epley manevrası şu şekilde yapılır: Hasta baş ve boynu boşlukta kalacak şekilde düz bir zemine yatırılır. Baş ve boyun uygulayıcı tarafından kontrol edilecek şekilde önce hastalıktan etkilenmiş tarafa 45 derece çevrilir. Bu pozisyonda 20 saniye beklenir. Gözdeki anormal hareketler gözlenir. Daha sonra başın 90 derece diğer tarafa yani sağlam olan tarafa döndürülmesiyle beraber vücudun da o tarafa dönmesi sağlanır. Hasta bu şekilde 20 saniye daha yatar ve en sonunda yavaş hareketlerle doğrulur ve oturur” ifadelerini kullandı.

“İÇ KULAK TANSİYONUNUN KESİN TEDAVİSİ HENÜZ YOKTUR”

“İç Kulak Tansiyonu (Menier Hastalığı), yarım daire kanallarının içindeki sıvının artışına bağlı iç kulak tansiyonudur” diyerek sözlerini sürdüren Işıklı; “Nedeni kesin olarak bilinemiyor ancak aşırı tuz tüketimi, stres, gebelik ve menopoz gibi çeşitli tetikleyici faktörler saptanmıştır. Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Ancak en sık 40-60 yaş arası kişilerde görülür. Hastalık genelde tek kulakta olur. Ancak dört hastadan birinde çift taraflı görülür. Sıklıkla kusmanın eşlik ettiği baş dönmeleri ve genellikle baş dönmesinden önce başlayan kulakta çınlama, kulakta dolgunluk hissi, işitme kaybı bu hastalığının en önemli belirti ve bulgularıdır. Tanısı hastanın şikâyetlerine, işitme testi ve denge testleriyle koyulur. Bu hastalığın kesin, tam iyileşme sağlayan tedavisi yoktur. Atakların sayısını azaltmak veya daha hafif seyretmesini sağlamak amaçlı tetikleyici faktörler ortadan kaldırılabilir. Buna ek olarak ilaç tedavisi ve iyileşmeyen olgularda cerrahi tedavi düşünülebilir” dedi.