İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, Batı'nın Suriye bakışında tutarsızlıklar bulunduğunu belirtirken, "Kırmızı hat, çizgiler bazen var, bazen yok. Yeteri kadar destek bazen var, bazen yok. Siyasi irade çok önemli." dedi.

İletişim Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde "Uluslararası İdlib Konferansı" düzenlendi.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, konferansın "İdlib Sorununun Çözümü Üzerine Uluslararası Camia ve Örgütler Ne Yapmalı?" konulu ilk oturumunda, son 20 yıldır uluslararası topluluğun ne olduğu ve ne yapması konusunda kafa karışıklığı yaşandığını söyledi.

Batı'nın Rusya ile ilgili politikalarının değişken olduğunu ve Batı-Rusya ilişkilerinin diyalog açısından pek iyi gitmediğini belirten Aybet, Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendirdi.

Bazı Batılı müttefiklerin, "Türkiye neden Rusya'ya yaklaşıyor, neden Rusya ile konuşuyor" düşüncesi taşıdığını aktaran Aybet, "Siz Rus nüfusunun yaşadığı bu ortamda onları caydırmak için, Suriye savaş sahasından uzaklaştırmak için ne yapıyorsunuz? Batı güneyde hiçbir şey yapmıyor Rusya'yı caydırmak için. 'Rusya ile niye ilişki geliştiriyorsunuz?' diye bizi zaman zaman eleştiriyorlar. Batı dünyası zaman zaman eleştiriyor bizi. Ben de şunu söylüyorum; sadece coğrafyaya baksanız bile anlarsınız. Bizim Rusya ile ilişkimizin olmaması söz konusu değil, böyle bir seçeneğimiz yok. Sırf coğrafya bile bunu size söylüyor." ifadesini kullandı.

Batı ülkelerinin Suriye konusunda da tutarsız davrandığını ifade eden Aybet, "Batı'nın Suriye bakışında bazı tutarsızlıklar da var. Kırmızı hat, çizgiler bazen var, bazen yok. Yeteri kadar destek bazen var, bazen yok. Siyasi irade çok önemli. 1990'larda Batı'nın yaptığı müdahaleler başarılıydı. Çünkü siyasi irade o zaman güçlüydü. Siyasi irade olmadığında, kafa karışıklığı olduğunda, çifte standartlar olduğunda öyle ya da böyle her ne kadar BM arkanızda olsa da bu irade olmadığı için istediğiniz sonuca ulaşamıyorsunuz. Bu tür tutarsız politikalar var. Mesela; bir terörist grup öbürüyle savaşsın diye onu silahlandırmak, NATO müttefiklerinin Türkiye'nin güvenlik endişelerini yok saymak ve mülteci sorunu yokmuş gibi davranmak, sanki bunu Türkiye'de tutmak mümkünmüş gibi davranmak." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin ikili ve çok tarafla iş birliğine ihtiyaç duyduğuna değinen Aybet, "Tabii ki biz kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Türkiye bunu yapmak durumunda bırakılıyor, fakat iş birliği içerisinde hareket etmek zorundayız." dedi.

- "Avrupa Birliği, 'günü kurtarma politikası' güdüyor"

Avrupa Birliği'nin mülteci kriziyle nasıl baş edebileceğini bilemediğini dile getiren Aybet, "Avrupa Birliği gerçekten bu krizle nasıl baş edeceğini bilemiyor. Bir yandan, 'sorunu biz Türkiye'de tutmaya çalışalım. Biraz fon verelim, belki bu şekilde hal olur diye bakıyorlar.' Bu da hiç düşündükleri gibi olmadı. Avrupa Birliği'nin Yunanistan'da yaşananlara verdiği tepkiyi, mültecilerle ilgili yapılara bakın, ilk tepkileri 'finansman verelim.' Biz 3,8 milyon mültecinin yükünü üstleniyoruz ve 18 Mart'ta biz bu anlaşmayı yapmışız. Avrupa Birliği tüm koşulları yerine getirmedi. Bu konuda da başka bir örnek yaşadık. Avrupa Birliği biraz 'günü kurtarma politikası' güdüyor. Tabii ki bir kriz olduğunda anlık tepki verilir ama bunun arkasından kapsamlı bir yaklaşım gelmesi beklenir, fakat bu olmuyor." diye konuştu.

Aybet, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday ülke olmasına rağmen birliğin direktiflerindeki bütün kavramları benimsediğini, birliğe üye Yunanistan'ın bunu yapmadığını ifade etti.

- "ABD'nin, AB'nin, NATO'nun Türkiye ile dayanışması ifade edilmeli"

NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkan Vekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Berat Çonkar, Türkiye'nin Suriye'de askeri çözüm sağlanamayacağını iyi bildiğini, Astana, Soçi ve Cenevre süreçlerinin devam ettirilmesi gerektiğine inandığını söyledi.

NATO'daki müttefiklerin Türkiye'ye karşı daha samimi olması gerektiğini dile getiren Çonkar, aksi takdirde sahadaki durumun her geçen gün daha karmaşık hal alacağını söyledi.

Çonkar, "Bölgesel düzen açısından, uluslararası düzen açısından ciddi bir riskle karşı karşıyayız. Bu risklere Rusya ile bir askeri ihtilaf riskine da dahil etmemiz gerekiyor bence. Gerçekten ciddi bir durumdan bahsediyoruz. Bugün Cumhurbaşkanımız Moskova'da. Hep beraber ortak bir yol ve siyasi çözüm bulmaya çalışıyoruz. Ancak bu yönde çabalarımız devam ederken aslında attığımız adımların ve kullandığımız ifadelerin çok daha somut olması gerekiyor. Yani yaptıklarımızla ve söylediklerimizle ABD'nin, AB'nin, NATO'nun Türkiye ile dayanışması ifade edilmeli." dedi.

Türkiye'nin 68 yıldır NATO müttefiki olduğunu, aynı zamanda Türkiye'nin NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip olduğunu hatırlatan Çonkar, şöyle devam etti:

"Bu nedenlerle Türkiye, NATO operasyonlarına en çok katkıda bulunan ülkelerden biri olmuştur hep. Ben burada Türkiye'nin NATO açısından, Batı açısından, ABD açısında ne kadar stratejik öneme sahip olduğunu açıklamayacağım, ancak bir dönüm noktasına geldik. Kritik kararlar vermemiz gerekiyor artık. Böylece bu ittifak ve iş birliği, bölgemizdeki krizlere ortak çözümler bularak ilerlemeye devam ettirmeliyiz. Bugün İdlib'i, Suriye'yi ele alıyoruz ama Doğu Akdeniz'de de sorunlar var, Libya'da sorunlar var. Bu konuda hep yakın iş birliği içerisinde çalışmamız gerekiyor. Bu işler kontrolden çıkmadan bir arada çalışmamız gerekiyor. Çok kritik bir aşamaya geldik artık. Günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri, yani bir NATO üyesi, Suriye rejimiyle soykırıma yaklaşan girişimlerinden dolayı mücadele ediyor. Suriyeli sivillere, Suriye nüfusuna karşı yapılanlardan dolayı bir mücadele veriyor. Aynı zamanda bu suç rejimine destek verenlere karşı da Türkiye mücadele veriyor."

İnsanların çektiği acıların durdurulmasının herkesin temel görevi olduğunu kaydeden Çonkar, şunları söyledi:

"Bizim desteğimiz, ittifakın desteği, aynı zamanda insani sorunlara çözüm bulmak açısından da katkıda bulunacaktır. Bütün bu meseleler aslında bir biriyle bağlantılı meseleler. Yani biz askeri olarak dayanışma gösterirsek, destek verirsek önemli bir adım olacaktır. Bir örnek vereyim; Türkiye en azından İdlib'deki hava sahasının kapanmasını istiyor. Türkiye'de, ABD'de, NATO ülkeleri olarak böyle bir yetkinlik var. Eğer gerekli siyasi irade varsa hava sahası kapatılabilir. Böyle bir ihtiyaç var. Böyle bir adım atılamıyorsa en azından ortak uçuşlar düzenlenebilir İdlib üzerinde. Böylece bu ülkelerin kararlılığı, iradesi, desteği gösterilebilir. Siyasi çözüm bulmak konusundaki destek ve kararlılık gösterilebilir. Aksi takdirde Suriye rejimi daha da cesaret bulacaktır, Rusya'nın veya İran'ın destekleriyle saldırılarını arttıracaktır. Yabancı terörist savaşçılara verilen destekle daha da İdlib halkına baskı uygulayacaklardır. Gerçekten bir çözüm bulmak istiyorsak bence daha çok adım atmamız gerekiyor."

Türk halkının Türkiye'nin müttefiklerine bakarak NATO'nun ne yaptığını, nasıl işlediğini anlamaya çalıştığına dikkati çeken Çonkar, Türk halkının Türkiye-ABD ilişkilerinin sahaya nasıl yansıdığını görmek istediğini vurguladı.

Çonkar, "Türkiye-ABD ilişkileri orta ve uzun vadede düşündüğünüzde asıl şimdi sahada çalışma yapma zamanı geldi. Bu ilişkileri tamir etmek için adım atılması gereken zaman şimdi geldi." dedi.

Askeri ittifaka ve dayanışmaya odaklanılması gerektiğine vurgu yapan Çonkar, ifadelerin önemli olduğunu ancak somut adımların daha önemli olduğunu söyledi.

Mültecilerin göç konusuna da değinen Çonkar, AB'nin kendi değerlerine inandığını göstermesi gerektiğini ifade ederken, "ABD'den de benzer beklentimiz var. Onlarca yıl boyunca Batı dünyasının lideri olan ABD'nin bence omuzlarında bir sorumluluk var. Artık lider olduğunu göstermesi gerekiyor. Bu göç konusunda bir şey yapması gerekiyor." diyerek konuşmasını tamamladı.

Aybet ve Çonkar, konuşmalarının ardından kendilerine yöneltilen soruları yanıtladı.

Uluslararası İdlib Konferansı

Uluslararası İdlib Konferansı

Uluslararası İdlib Konferansı