Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Şu an Türkiye'de ciddi Ar-Ge teşvikleri var. Teorik düzeyde yapacağınız harcamalar için ciddi bir destek var ama bunu patente dönüştürdüğünüz zaman güçlü destek devam ediyor. Üretime dönüştüreceğiniz zaman güçlü destek devam ediyor." dedi.

Şimşek, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından düzenlenen "45. Ortak Akıl ve İstişare Toplantısı''nda, Türkiye vizyonlarının ve uzun vade perspektiflerinin bir çok unsurunun Bursa'da uygulanmaya başladığını hissettiği için bu kentte bulunmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Konuşmasına başlamadan önce tanıtım filmini dikkatle izlediğini BTSO'nun Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay'ı da dinleyip not aldığını anlatan Şimşek, "Benim aslında gerçekten uzun yıllar özel sektör deneyimimden önümüzdeki 100 yıla ilişkin kendi içimde zaman zaman 'işte şöyle olsa iyi olur' dediğim türden bütün kavramların burada bir miktar somuta dönüştüğünü söyleyebilirim" diye konuştu.

Ar-Ge ve inovasyon 

Şimşek, küresel anlamda 10-15 yıl sonra çok yıkıcı etkilere sahip olacak gelişmelere bugünden bir şekilde hazırlanmak gerektiğinin altını çizerek, bunun da Ar-Ge ile inovasyon ile gerçekleşebileceğini vurguladı.

Hükümet olarak bu zor dönemde dahi Ar-Ge inovasyon ekosisteminin tamamlanmasına yönelik çok güçlü adımlar attıklarını dile getiren Şimşek, şunları söyledi: "Şu an Türkiye'de ciddi Ar-Ge teşvikleri var. Teorik düzeyde yapacağınız harcamalar için ciddi bir destek var ama bunu patente dönüştürdüğünüz zaman güçlü destek devam ediyor. Üretime dönüştüreceğiniz zaman güçlü destek devam ediyor. Aslında Bursa gibi bir yere bir 6. Bölge desteği de bu bağlamda düşünülmüş bir konudur. Şimdi Ar-Ge teşvikleri ve destekleri Türkiye'de gerçekten güçlü. Olmayanlar baksınlar ve mutlaka bundan yararlansınlar. Bu sadece Ar-Ge teşviği, tasarımıyla olmaz. Ne ile olur bu işin finansman boyutu çok önemlidir. O nedenle biz şimdi Kalkınma Bankasını niyetimiz şu sıfırdan, yüksek teknoloji gelecek vadeden alanlara uzun vadeli güçlü destek verecek yeni bir yapılanma öngörüyoruz. Bunu yakında tamamlayacağız.

Geçen sene biz hazine olarak fonların fonu için bir kaynak ayırdık 500 milyon lira. Türkiye'de ve dışarıdaki fonlara dedik ki; biz miktar kaynak koyalım, siz iki katı koyun ve Türkiye'de gelecek vadeden yüksek teknoloji üretecek şirketlere destek verelim. Mesela Avrupa Yatırım Fonuna o çerçevede biz kaynak koyduk. Şimdi onlar Türkiye'de bu çerçevede ve Bursa'da bu işin merkezinde olmalı. Niye? Çünkü siz zaten çoktan oyun kuruculardan birisisiniz. Biz fonlara çok ciddi vergi teşvikleri getirdik yeter ki bunlar risk alsınlar, Türkiye'deki firmalara destek olsunlar. Melek yatırımcı da o bileşenlerden bir tanesi."

Patent Kanunu 

Şimşek, yıllardır konuşulan Patent Kanunu'nun da ocak ayında çıktığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: "Çok önemli bir reformu daha yaptık ocak ayında. Patent Kanunu çıktı. Yıllardır konuşuluyordu. Şimdi entellektüel anlamda söylüyorum. Yani kendi buluşlarınızı, tasarımlarınızı, patentlerinizi biz iyi koruyamazsak taklide, şuna, buna izin verdiğimiz zaman o ekosistem arzulanan performansı ortaya koyamıyor. Onun için Patent Kanunu da çok önemli bir bileşen. Bunları niye söylüyorum? Madem bu vizyon var burada, gerçekten son bir yılda bu sıkıntılı dönemde dahi attığımız adımlar Bursa'nın önünü açacak adımlardır. Biz sizin yanınızdayız, en güçlü şekilde de destek vermeye devam edeceğiz."

Şimşek, 2008 yılından bugüne Türkiye'de ve dünyada yaşanan önemli olaylara değinerek, "Bütün bunlara rağmen aklınıza gelebilecek bütün şokları yaşamış bir Türkiye ne yaptı? 2003-2015 döneminde yüzde 5,9 büyüyen bir ülke. Enflasyonu hala tek hanede tutan, sağlam bir bütçe. O nedenle bu kadar bir destek verebiliyoruz size. Eğer kamu maliyesi bu kadar güçlü olmasaydı bunları yapabilir miydik? Bunları niye anlatıyorum? Moralinizi bozmayın, hedeften sapmayın diye. Çünkü bu işin en önemli kısmı burasıdır." diye konuştu. 

"Bu coğrafya büyük bir nimet"

Türkiye'nin potansiyeli güçlü, parlak bir geleceği olduğunu anlatan Şimşek, şunları kaydetti: "Demografi yani beşeri sermaye, nüfus. En genç nüfusa sahip ülkelerden biriyiz. Türkiye'de çalışma çağındaki nüfus yılda yüzde 1,7 artıyor. AB'nin 28 üyesinde yüzde 0,1 artıyor ama demografik yapı itibarıyla Türkiye daha nice 10 yıllar güçlü büyümeyi sağlayabilecek bir ülkedir. Bir kere bunu bir yere not edin. Bugün bir çok insan bu coğrafyanın aslında bizim için neredeyse bir yük olduğunu, çok sıkıntılı olduğunu hissediyorsunuz değil mi? İşte sonuçta etrafımızda devlet olma niteliğini kaybetmiş ülkeler var. Bundan terör nemalanıyor ve başımıza musallat oluyor. Bizim turizmimizi, cari açığımızı, istihdamı etkiliyor. Bu coğrafya bugün sıkıntılı gibi görünebilir ama bu coğrafya büyük bir nimet. Belki 3 yıl sonra bu salonda sizler 'biz şu Ortadoğu'yu nasıl inşa edeceğiz' onu konuşacaksınız. Heyecanlı bir şekilde  oradaki projelere nasıl mal yetiştireceğinizden bahsedeceksiniz. Onun için bu coğrafya çok ciddi fırsatlar içeriyor. İnanılmaz imkanlar var."

"Eğitime OECD ortalamasında para harcıyoruz"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, küresel yarışta eğitim ve bilimin olmazsa olmazlardan olduğunu bildirdi. 

"Biz şimdi eğitime OECD ortalamasında para harcıyoruz. Fakat aldığımız sonuç OECD ortalamasının çok çok altında" diyen Şimşek, şöyle devam etti: "Bu da şu demek. Nitelik, kalite artırmamız lazım. O nedenle de şu an yoğun bir şekilde öğretmen niteliğini yükseltmek, performansa dayalı bir kültür performansı ölçümü, okul bazlı bütçe, çocuklara yabancı dil öğrenimi tam olarak, özel sektörün payını artırma gibi çok temel konularda kararlar verildi. İki tane çok somut hedef koyduk. Bir tanesi okul öncesi eğitimi zorunlu hale getireceğiz. Çünkü bütün dünyada okul öncesi eğitim ki şu anda Türkiye'de yüzde 55 oranında. Okul öncesi eğitim ciddi bir şekilde fark yaratıyor. Bir de tam gün eğitim. Türkiye eğitimde de doğru yolda. Şöyle bir rakam veriyim size Türkiye nüfusunun tamamına bakarsanız 25 üstü nüfusun ortalama okulda geçirdiği süre 7,6 yıldır. Türkiye 25 yaş üstü nüfus orta terk bir eğitim düzeyine sahiptir. Halbuki şu an eğitim gören ilk, orta öğretim, lise 17 milyonun üzerindeki öğrenci en az 14,5 yıl. Okul öncesi de zorunlu hale gelecek. 14,5 yıl eğitim görecek. 2000 yılında bu 5-5,5 yıldı. Şimdi 8. 14-15 yıldan bahsediyorsunuz. Bu bakın iyimser olmak için bir sebep daha veriyorum."

Referandum süreci

Şimşek, Türkiye'nin önünde şu an bir referandum süreci olduğunu, bunun da içeriğinin konuşulmasının gerektiğine dikkati çekti.

"Bu sistem, mevcut sistem önümüzdeki dönemde eğer değişmezse krizlere gebedir" diyen Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: "Neden? Çünkü 1980 anayasası ile Cumhurbaşkanına inanılmaz, çok güçlü yetkiler verilmiş. Yani bakanlar kuruluna istediği zaman başkanlık yapacak, bütün kararnameler oraya gidiyor, bütün atamalar oradan geçiyor, kanunlar veto edilebiliyor, anayasa mahkemesine gönderilebiliyor, hükümet kurulurken onay gerekiyor, yani mevcut haliyle mevcut anayasa cumhurbaşkanına güçlü yetkiler veriyor. Şimdi cumhurbaşkanını millet seçiyor en az yüzde 50 ve daha fazla oyla seçilecek cumhurbaşkanı. Bu kadar güçlü bir tabana sahip ve yeniden seçilme bir dönem daha olasılığı olan bir cumhurbaşkanı gidip oraya sembolik olarak oturur mu?

Eski sistem değişti. 2007 yılında değişti. Peki bir de icranın diğer boyutu yani hükümet, başbakan, bakanlar kurulu, bu iki başlılık demek. Bu iki başlı sistem bugün idare ediyor, iyi işliyor. Ama bakın ben size söyleyeyim önümüzdeki 10 yıllarda farklı bir siyasi eğilimden bir hükümet farklı siyasi eğilimden halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı nasıl olacak? Çünkü yetkiler o kadar güçlü ki. O nedenle bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hakikaten orta, uzun vadede önünü açacak çok önemli bir değişiklik, çok önemli bir reformdur. Çok kritik bir reformdur. Yapmazsak önümüzdeki 10 yıllarda ciddi sıkıntılar iki başlılıktan dolayı çok ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Bu yeni sistem aslında kutuplaşmayı azaltabilir, uzlaşmayı, birlikte çalışma kültürünü getirebilir."

AA