İSTANBUL (AA) - Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) Başkanı Arda Ermut, "15 Temmuz sürecinde, o sene, yatırımların yüzde 57'sini temmuz'dan sonra çektik. 'Yatırımcılar acaba Türkiye'den kaçacak mı?' dendiğinde tam tersine yatırımcılar Türk halkının meşru sistemine, liderine sahip çıkmasını ödüllendirdi, yatırımcılar daha kararlı şekilde o yılın ikinci yarısında ülkemize geldiler." dedi.

Arda Ermut, Anadolu Ajansı'nın (AA) 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği ve finans piyasası profesyonelleri ile buluştuğu platformu AA Finans Haberleri Terminali'nden (aafinans.com) canlı yayınlanan Finans Masası'na konuk oldu.

Ermut, yabancı yatırımcıdaki Türkiye algısının değiştiğine yönelik iddiaları yanıtladı.

Özellikle doğrudan yatırımcılarda, yatırım ortamı ile ilgili algıların kısa vadelerde oluşmadığının altını çizen Ermut, bu yatırımcıların ülkelere çok uzun vadeli perspektifle baktığını söyledi.

Türkiye'nin bu anlamda son 15 yılda çizdiği performansın önemine dikkati çeken Ermut, bu performansa dayalı yatırımcıların Türkiye'ye duyduğu bir güven ve bu güvenin neticesinde yaptıkları uzun dönemli yatırımlar bulunduğunu anımsattı.

Ermut, Türkiye'ye halihazırda yatırım yapmış yatırımcılarda olumsuz bir algı bulunmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Onlar ülkenin gerçeklerine daha çok hakimler. Siyasi istikrarla birlikte ülkemizin makro ekonomik bazı göstergelerinin ne kadar sağlam olduklarını da biliyorlar. Ülkemize hiçbir şekilde gelmemiş, daha önce yatırım anlamında radarına almamış yeni yatırımcılara anlatmak kısmen daha zor.

Burada en önemli yapılması gereken şey, bu insanların Türkiye'ye en az bir kere gelmesini sağlamak ya da buradaki göstergelere, rakamlara bir şekilde muhattap olmalarını sağlamak. Bizim temelde yapmaya çalıştığımız şey zaten bu. Birincisi buradaki doğrudan yatırımcılar güçlü şekilde varlar ve Türkiye'de iş, yatırım yapıyorlar, karşılığında ciddi gelirleri var, bu hikayeyi doğru şekilde anlatmamız lazım, hem de Türkiye ile ilgili haksız şekilde oluşan olumsuz yargıları da iyi şekilde anlatmamız lazım."

Türkiye'nin 2017'de en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olduğuna dikkati çeken Ermut, cari açık, tasarruf eksikliği gibi ekonominin sorunlu alanları olarak tabir edilen alanlarda da önemli adımlar atıldığını hatırlattı.


- "Türkiye yaşadığı sıkıntılara rağmen yatırım çekmeye devam ediyor"


Arda Ermut, Türkiye'nin bütün yaşadığı sıkıntılara rağmen yatırım çekmeye devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Terör saldırıları, hain darbe girişimi, Rusya ile yaşadığımız uçak krizi gibi gelişmeler bir araya geldi, aynı zamanda dünyadaki doğrudan yatırımların da azaldığı bir dönem yaşadık. Böyle bir süreçte normalde gelişmekte olan bir ekonominin bu süreçten çıkması, hatta bu dönemde doğrudan yatırım ve turist çekmeye devam etmesi aslında mucize gibi bir şey. Ülkemiz bunu başardı.

Buradaki en önemli etken, Türkiye'nin akşamdan sabaha değil, uzun dönemde oluşmuş bir yatırım ortamı algısının oluşmasıydı. Biz bu algı sayesinde yatırım çekmeye devam ettik. 15 Temmuz sürecinde o sene, yatırımların yüzde 57'sini temmuzdan sonra çektik. 'Yatırımcılar acaba Türkiye'den kaçacak mı?' dendiğinde tam tersine yatırımcılar belki de Türk halkının meşru sistemine, liderine sahip çıkmasını ödüllendirdi, yatırımcılar daha kararlı şekilde o yılın ikinci yarısında ülkemize geldiler."

Uzun vadede yatırımcılar nezdinde Türkiye'nin algısı ile ilgili bir problem olmadığının altını çizen Ermut, ama atılması gereken adımlar, yapılması gereken ev ödevleri bulunduğunun altını çizdi.

Ermut, halihazırda ekonominin yanı sıra genel algı bağlamında Türkiye ile ilgili bulunan algı boşluğuna işaret ederek, bu konuda tüm kurumların üzerine düşeni dikkatli şekilde yapması gerektiğini söyledi.


- "Körfez Bölgesi'nden sosyal medyacıları Türkiye'ye getirdik"


Türkiye karşıtı oluşan kampanyalar, reyting şirketlerinin Türkiye'ye ilişkin tutumu gibi süreçlere ilişkin ajans olarak nasıl bir strateji izlediklerinden söz eden Ermut, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yapılması gereken bir özeleştiri; son 15-16 yılda dünyadaki hiçbir ekonominin belki göstermediği bir performansı gösterdik, demokrasinin gelişmesi, siyasi öngörülebilirlik gibi alanlarda bütün dünyanın sıkıntılar yaşadığı bir dönemde çok enteresan sınavlardan başarıyla çıkmış bir ülkeyiz fakat bunun doğru şekilde anlatılmadığı noktasında maalesef herkes hemfikir. Kurumların bu konuda üzerine düşeni daha iyi yapması gerek."

Türkiye'deki yatırım ortamının doğru anlatılması kapsamında ajans bünyesinde yaptıkları çalışmalardan bahseden Ermut, yurt dışı görüşmelerde yatırımcılar ve potansiyel yatırımcılar ile Türkiye devlet kademesinin üst düzeyleri ile görüşmesinin bu anlamda çok önemli olduğunun altını çizdi.

Ermut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son 1 yılda yaptığı yurt dışı gezilerinin hepsinde yatırımcılarla bir araya geldiğine işaret ederek, bu durumun ülke yönetiminin konuya ne kadar önem verdiğinin göstergesi olduğunu söyledi.

Uluslararası ekonomi medyası ile daha iyi iletişim kurduklarını, bu anlamda ülkelere Türkiye'yi daha iyi anlatma hedefinde olduklarını anlatan Ermut, yatırımcılar açısından Türkiye'deki başarılı yatırımları görmesinin önemli olduğunu aktardı.

Ülkelerden gazeteci heyetlerini Türkiye'ye getirdiklerini, yatırımcıları ziyaret ettirdiklerini söyleyen Ermut, "En son Alman gazetecilerle yaptığımız ziyareti İzmir ve Antalya merkezli yaptık. Gaziantep'e Konya'ya da heyetler götürdük." dedi.

Ermut, kullandıkları diğer bir enstrümanın da sosyal medya olduğuna dikkati çekerek, Körfez Bölgesi'nden sosyal medyacıları Türkiye'ye getirdiklerini dile getirdi.


- "Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notları, doğrudan yabancı yatırımcıyı çok fazla etkilemiyor"


Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili notlarının yatırımcıları nasıl etkilediği sorusunu Ermut, şu şekilde yanıtladı:

"Doğrudan yatırım yapan, uzun projeksiyonlarda bakan yatırımcı anlamında bu kredi derecelendirme kuruluşlarının algıları ve notlar, karar verme de etkisi olsa da finansal yatırımcılara göre çok daha sınırlı. Onları, kredi derecelendirme kuruluşlarının ve benzer kurumların olumsuz algıları çok fazla etkilemiyor. Ama ideal olanı tabi bunların da pozitif olması. Kredi derecelendirme kurumlarının, uluslararası yatırım fonlarının yatırım kararlarını etkileme noktasında bir etkisi maalesef var. Biz de yatırımcılara karşı elimizdeki doneleri kullanıyoruz.

Siz 'Yatırım yapılamaz, negatif' notu verdiğiniz bir ülkenin 15-16 yıl içinde hiç iflas etmeden, tam tersine ekonomik büyüme rekorları kırarak, yatırım çekmeye devam ederek, ekonomik performansında devam etmesi, bu derecelendirme kuruluşlarının performansı hakkında da ciddi sorular ortaya koyuyor."

Bu durumun beraberinde kredi derecelendirme kuruluşlarının performansının değerlendirilmesi konusunu da beraberinde getirmesi gerektiğine işaret eden Ermut, bu kuruluşların notlarına göre hareket eden yatırımcıların ciddi kayıplar yaşadığını, son 15-16 sene içinde Türkiye'ye yatırım yapmayan yatırımcıların ciddi kayıplar yaşadığını, bunun hesabını birilerinin sorması gerektiğini söyledi.

Ermut, algı noktalarına iyi dokunmak gerektiğini belirterek, daha merkezi ve bilinçli bir anlayışla süreci yönetmek gerektiğini, bu çalışmaların pozitif sonuçlarının kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına zamanla olumlu yansıyacağını dile getirdi.

Türkiye'de yaklaşan seçim döneminin yatırımlara etkisini değerlendiren Ermut, şunları söyledi:

"Yatırımcılar açısından öngörülebilirlik önemli ve seçimlerin zamanında yapılması normalde beklenen bir şeydir fakat Türkiye'de son dönemde önemli gelişmeler yaşandı ve önümüzdeki iki üç yıla güçlü iradeyle girilmesi önemli hale geldi. Önümüzde paradigma değişikliği yaşanacak bir seçim var, zamanlama önemliydi. Seçim sürecinin kısa tutulması, iki aylık sürede yapılıp geçecek olması pozitif oldu.

Zamanlama açısından da bizim için ideal oldu. Yaz dönemi, yatırımlarla ilgili süreçlerin biraz daha askıya alındığı bir dönem, seçimin bu döneme denk getirilip eylüle güçlü şekilde girmek bizim için önemliydi. Reformların en önemlisi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişin erkene alınıp, olumlu yansımalarının erkene seçilmesi de pozitif yansıma olacak. 24 Haziran sonrasında Türkiye'de oluşacak öngörülebilirlik ortamında elbette yatırımcı bunu satın alacaktır, bunun hızlı şekilde yatırım rakamlarında etkisi olacak."