İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın en cömert ülkesi olduğunu belirterek, "Topraklarımız, tarih boyunca zulümden ve savaşlardan kaçanlara yurt olmuştur. Ayrımcılık görenlere hoşgörüyle kollarını açmış, bağrına basmıştır. Heybesinde yüzyıllar boyunca insani yardım adına birçok deneyim biriktirmiştir." dedi.

Emine Erdoğan, TRT bünyesinde 2017 yılında kurulan sosyal sorumluluk girişimi TRT World Citizen tarafından bu yıl ikincisi Hasköy İplik Fabrikasında düzenlenen ödül törenine katıldı.

Burada konuşan Erdoğan, kalbini ve aklını iyilik fikrine adamış güzel insanlarla birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Dünyanın uzaydan çekilmiş resmi göz önüne getirildiğinde hayret verici güzellikte bir manzarayla, her şeyin bir ve bütün göründüğü mavi bir küreyle karşılaşılacağını ifade eden Erdoğan, "Fakat bu mavi küreye yaklaştıkça her şey parçalara bölünür. Çatışmaların ve yakarışların sesleri yükselmeye başlar. Dünyanın dışından baktığımızda gördüğümüz o huzur dolu manzaraya, içindeki bu gerçeklik hiç yakışmıyor. İnsanlık deneyimini trajedilerle dolduran nefsani hırslar, maalesef her alanda kendini gösteriyor. Dünyayı kaosa sürüklüyor." diye konuştu.

Erdoğan, 2011'den beri Suriye'den barut kokusunun yükseldiğini, öte yandan Myanmar, Yemen, Afganistan, Filistin, Afrika derken gözyaşı listesinin uzayıp gittiğini belirtti.

Bazılarının tüm bu olup bitenleri görmezden geldiğini, bazılarının ise dünyayı değiştirmenin bizatihi vazifesi olduğuna inandığını aktaran Erdoğan, "Bugün burada, kahramanların öyle sadece masallarda, hikayelerde olmadığını, gerçek insanlar arasından çıkabildiğini ispatlayan isimleri misafir ediyoruz. Kocaman yürekleriyle aramızdalar. İnsanlığa, sevgiye ve barışa yaptığınız tüm katkılar için sizlere insanlık adına şükranlarımı sunuyorum. Gözyaşlarını sildiğiniz çocuklar, ellerinden tuttuğunuz iki büklüm yaşlılar için sizlere minnettarız." ifadelerini kullandı.

- "Dünyanın büyük bir yükünü omuzlarımızda taşıyoruz"

Emine Erdoğan, Türkiye'yi ifade eden birçok tanımlama olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunlardan en güzeli 'dünyanın en cömert ülkesi' olmasıdır. En cömert ülke olmak demek, başkalarının dertleriyle dertlenebilmektir. Topraklarımız, tarih boyunca zulümden ve savaşlardan kaçanlara yurt olmuştur. Ayrımcılık görenlere hoşgörüyle kollarını açmış, bağrına basmıştır. Heybesinde yüzyıllar boyunca insani yardım adına birçok deneyim biriktirmiştir. Bildiğiniz gibi Türkiye'de sayısı 4 milyona yaklaşan sığınmacı bulunuyor. Uyguladığımız açık kapı politikasıyla, dünyanın büyük bir yükünü omuzlarımızda taşıyoruz. Bu insanlar yıllardır savaşın bitmesini ve kendi evlerinin kapılarını yeniden açabilmeyi ümit ediyorlar. İnşallah bu yakın bir gelecekte olacaktır."

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi'nin yayımladığı "Küresel İnsani Değerlendirme 2019" raporuna göre, dünyada her 70 kişiden 1'inin insani yardıma muhtaç durumda olduğunu kaydeden Erdoğan, dünyada 42 ülkeden 132 milyon insan yardıma muhtaçken, ulaşılabilen insan sayısının 93 milyon olduğunun tahmin edildiğini aktardı.

Savaşlarda en çok kadınlar ve çocukların mağdur olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çatışmaların ve savaşın olduğu bölgelerde, kız çocuklarının yüzde 90'ı eğitim alamaz hale geliyor. Savaş beraberinde yoksulluğu getiriyor. Hayatın devamlılığına büyük bir darbe indiriyor. İnsanlar gelecek fikrinden yoksun, adeta arafta yaşar hale geliyor. Türkiye olarak, insani yardım meselesini yardım kolilerinin çok ötesinde bir anlayışla ele alıyoruz. İnsani yardım, yeniden inşa etmeyi, kalkındırmayı ve sürekliliği içermelidir. Çünkü biliyoruz ki, ne zaman insani bir kriz yaşansa, bu durum birkaç gün ana haber bültenlerinde yer alıyor ve sonra unutuluyor. İnsanlar yıkılmış hayatlarla baş başa kalıyorlar."

Bu noktada Kızılay, AFAD ve TİKA gibi kurumların, dünyanın birçok ülkesine yardımla beraber umut da taşıdıklarının altını çizen Erdoğan, Türk Kızılay'ının sadece 2018'de 53 ülkede, doğa ve insan kaynaklı afetlerden etkilenen 7 milyon mağdur insana ulaştığını, AFAD'ın ise kendini başkasının yerine koyarak geliştirdiği yüksek empatiyle, afet döngüsünün her aşamasında yer aldığını anlattı.

- "Sadece balık vermek yetmez, balık tutmayı da öğretmek gerekir"

Emine Erdoğan, kırılgan bölgelerdeki en önemli ihtiyaçlardan birinin de sağlık olduğunu vurgulayarak, "Sağlıkla ilgili hizmetler, geçici sağlık kontrollerinin ötesinde devamlılık isteyen zorlu bir alandır. Ülkemiz, uluslararası platformda, birçok sağlık hizmeti götürdüğü gibi, Sağlık Bakanlığımız Sudan'da, Somali'de, Bangladeş'te hastaneler kurdu. Sadece balık vermek yetmez, balık tutmayı da öğretmek gerekir. O nedenle başka ülkelerin sağlıkta mesleki kapasitesini artırmayı da çok önemsiyoruz. Diğer ülkelerle yaptığımız ikili iş birliği anlaşmaları ile bugüne kadar, 46 farklı ülkeden 10 bin yabancı hasta, ülkemizde ücretsiz olarak tedavi edildi. Bu hastaların üçte biri, kadın ve çocuklardan oluşuyor." diye konuştu.

Dünyanın iyileşmeyen yarası Afrika'nın apayrı bir konu olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yoksulluğun giderilmesi ve kendi ayakları üzerinde duran bir toplum yapısının tesis edilmesi için, altyapı yatırımları yapıyoruz. Kırılgan bölgelerde kadınların güçlendirilmesi adına gerçekleştirdiğimiz güzel bir projeden de, burada bahsetmek isterim. 2016'da Ankara'da Afrika Evi'nin temellerini iyi niyet üzerine attık. Afrikalı kadınların ülkelerinde yaptıkları ve karşılığında yalnızca 1 dolar aldıkları el emeği ürünler için adil bir pazar oluşturmak istedik. Çünkü bu ürünler, onlardan alınıp başka ülkelerin pahalı butiklerinde çok yüksek fiyatlara satılıyor ve elde edilen kar onlara geri dönmüyordu. Kurduğumuz Afrika Evi'nde satışa sunulan ürünlerin tüm geliri, olduğu gibi Afrikalı kadınlara dönüyor. Emeklerinin tam karşılığını alan bu kadınlar, kendi ailelerinin geçimine katkıda bulunuyorlar. Yaralar bir nebze olsun sarılıyor."

"Dünyada hayat yolculuğumuz bittiğinde, buradan göçüp giderken, yanımıza güzel fiillerimizden başka hiçbir şey alamıyoruz." diyen Erdoğan, bu gerçeği içselleştirebilenlerin ellerindeki her şeyi paylaşma yolunu seçtiklerini, bilgisi olanın bilgisini, parası olanın parasını, yeteneği olanın yeteneğini, acıları sarmak için kullandıklarını söyledi.

Ödül alanların, insan ruhundaki iyilik potansiyelinin en sağlam delili olduğunu ifade eden Erdoğan, "Yıkan değil, yapan olmak, masumların gözyaşlarını silmek, dünyanın en paha biçilmez eylemidir. Gençliğimiz için örnek olmalarını ve sayılarının artmasını diliyorum, her birini ayrı ayrı kutluyorum. Huzurun, barışın tüm insanlığın ortak deneyimi olmasını diliyorum. Programda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum." diyerek sözlerini tamamladı.

Konuşmasının ardından Emine Erdoğan, çok sayıda farklı projede yer alan ve son dönemde "Barış Treni" projesiyle ön plana çıkarak "Yaşam Boyu Başarı Ödülü"ne layık görülen İngiliz şarkı sözü yazarı ve sanatçı Yusuf İslam'a ödülünü takdim etti. Erdoğan, İslam'ı gösterdiği insani duruştan dolayı tebrik etti.

Erdoğan, törenin sonunda ödüle değer görülenlerle toplu fotoğraf çekildi.

Bu arada, "Savaşın Kadınları Ödülü"ne layık görülen Halepli aktivisit Fatemah Alabad'ın Suriye'deki savaşa dikkati çekmek için videolarını çekerek sosyal medyada paylaştığı 6 yaşındaki kızı Bana Alabad, tören sırasında yanına geldiği Emine Erdoğan'a sarıldı. Erdoğan, Alabad'la bir süre sohbet etti.

Trt World Citizen Ödül Töreni

Trt World Citizen Ödül Töreni

Trt World Citizen Ödül Töreni