ERZURUM (AA) - FIRAT ÖZDEMİR - Erzurum'da "siyah altın" olarak adlandırılan Oltu taşına 43 yıldır şekil veren Metin Çelebi, geleneksel Türk motiflerini işlediği bu taştan ürettiği tespih ve aksesuarları hem meraklılarının beğenisine sunuyor hem dünyaya tanıtmaya çalışıyor.

Meslek öğrenmesi için babasının isteğiyle 8 yaşındayken Oltu ilçesinde tespih ustası olan Ahmet Çoskun'a emanet edilen Metin Çelebi, bu mesleğe başladığı ilk yıllarda sadece atölye temizleyip malzeme taşıdı.

Çelebi, aradan geçen sürede mesleğinin inceliklerinin yanı sıra tespih yapımını ustası Çoşkun'dan, bu taştan çeşitli süs ve takı eşyası yapımını ise diğer ustalardan öğrendi.

İlçedeki dağlardaki maden yataklarından köylüler tarafından çekiç, murç, kazma ve kürek yardımıyla güçlükle çıkartılan ve halk arasında "siyah altın" olarak tabir edilen Oltu taşını el emeği ve göz nuruyla işleyen Çelebi, yaptığı tespih, süs ve hediyelik eşya ile takıları meraklılarına satıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı geleneksel el sanatları sanatçısı da olan Çelebi, mesleğin gelecek kuşaklara aktarılması, yeni ustalar yetiştirilmesi ve dünyaya tanıtılması için de çalışmalar yapıyor.

Yıllardır işlediği Oltu taşına değer katan Çelebi, her gün sabahın erken saatlerinde merkez Yakutiye ilçesinde "Bismillah" diyerek açtığı atölyesinde söylediği yöresel türküler eşliğinde Oltu taşı işlemeciliği yapmayı sürdürüyor.

- Oltu taşını 25 ülkede tanıttı

Yaptığı ürünlere Selçuklu ve Osmanlı motiflerini işleyen Çelebi, yurt içi ve yurt dışındaki 25 ülkede katıldığı organizasyonlarda eserleriyle Türkiye ve Erzurum'un tanıtımına da önemli katkılar sağladı.

Metin Çelebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Oltu taşını öğrenmeye başladığı dönemde çok sayıda ustanın para kazanarak ailelerini geçindirdiğini, günümüzde ise çırak yetişmediğini, usta sayısının bir elin parmağının geçmediğini söyledi.

Oltu taşı madeninin yerin altından yaklaşık 300 metreden zor şartlarla çıkarıldığını anlatan Çelebi, "Yaptığımız meslek doğal bir kaynağı ya da madeni çok sayıda aşamadan geçirerek vitrine çıkartmaktır. Oltu taşı toprak altında çıkartılarak, elde tespih olana kadar yaklaşık 15 aşamadan geçiyor. Oltu taşı vitrine çıkana kadar havayla temasını keserek nemli alanda saklıyoruz. Daha sonra Oltu taşından önce ‘Ne yapabilir veya hangi aksesuara uygundur’ diyerek sınıflandırarak sabırla işlemeye başlıyoruz." dedi.

- "Ruh kattığınız zaman çok güzel oluyor"

Çelebi, Oltu taşı işlemeciliğinin titizlik gerektiren bir meslek olduğunu vurgulayarak, şöyle sürdürdü:

"Tezgahın üzerindeki taşı sokakta görürseniz ayağınızla bir tarafa atarsınız ve 'Bir şeye yaramaz' dersiniz fakat o taşı işleyerek bir aksesuar haline getirdiğiniz zaman değer kazanıyor. Taşa emek, alın teri ve ruh kattığınız zaman çok güzel bir şey oluyor. Yaptığım ürünü başkasının elinde gördüğümde çok mutlu oluyorum, bana haz veriyor, çalışma isteğim arttırıyor. Birisi senin yaptığın ürünü de beğeniyorsa çok mutlu oluyorsun."

Anadolu, Selçuklu ve Osmanlı motiflerini eserlerine aktardığını ifade eden Çelebi, şunları kaydetti:

"Oltu taşını toplumlara ve kitlelere ulaştırmak için yurt içi ve yurt dışındaki birçok ülkelerde yapılan fuarlara katıldım. Singapur’dan Almanya’ya 25 ülkeye tanıtım için gittim. Fuarlarda yaptığım ürünlerin satışını ve tanıtımını yapmak bana çok mutluluk veriyor. Erzurum’un Oltu ilçesinin Tutmaç köyünde yapılan bir ürünün ve Oltu taşının Singapur’da veya başka yerde tanıtımını yapmak bana mükemmel bir şekilde tat veriyor. Bir de beğeniliyorsa insan daha da mutlu oluyor. İnsanlar fuar alanında mesleğimi canlı şekilde izleyerek görüyor."