Düzenlenen programda konuşan gaziler; 15 Temmuz’un ‘senaryo, kontrollü darbe’ olduğunu söyleyen kişilere tepki gösterdi.

 O gece yaşananları gözyaşları içinde anlatan gaziler; “Bu nasıl tiyatro? O gece kimimiz kolunu- bacağını, kimimiz eşini, kimimiz bacısını kaybetti.  250 fidan toprağa şehit olarak girdi. Bu vatan için… Tek tasamız vatandı, bayraktı, milletti. Biz yüzümüzün akıyla hesabımızı verdik o gece. Ama bazıları hesabı veremediler. Yazıktır, günahtır. Senaryoya o kadar meraklıysanız, Gezi’de oynanan oyunlara bakınız. 15-20 ağaç için ülkeyi iç savaşın eşiğine getirdiler” diye tepki gösterdiler.

Düzenlenen programa, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya,  Vali Yardımcısı Erhan Günay, Baro Başkanı Turgay Şahin, AK Parti İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven, İl Yönetim Kurulu Üyeleri, Belediye Başkanı Yardımcıları Ayfer Örten, Sabri Demirkapu, İl Milli Eğitim Müdürü Metin Yalçın, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı.  

“ÖLDÜRMEK İSTİYORSAN ARKAMI DÖNEYİM DE ÖLDÜR DEDİM”

‘İçimizdeki Kahramanlar’ başlıklı etkinlik Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Şehit Ömer Halis Demir için yazılan şiirin video gösterimi sırasında ise duygusal anlar yaşandı. Etkinlikte ilk konuşmayı Safiye Başpınar Bayat yaptı. Safiye Başpınar Bayat; “Beni böyle durduramazsınız dedim. Tatbikat deniyor ya, terör eylemi deniyor ya, hikaye. Kendilerini kurtarmaya çalıştılar sonra. Bir komutan müsvettesi yanağımın üzerinden ateş açtı. Beni böyle korkutamazsınız dedim. Öldürmek istiyorsan arkamı döneyim de öldür dedim. Kelimelerin kifayetsiz kaldığını görünce ‘Çok kötü bir son hazırlıyorlar. Rabbim milletime yardımcı olsun’ diye dua ettim.  Komutana ‘Siz yenileceksiniz’ dedim. Arkamı döndüm ve ilerledim. Arkamdan kurşunlar geçiyordu ama hiçbiri isabet etmedi. Siz Allah’a teslim olduğunuzda Allah sizi korur. Kardeşlerim hiç geri dönmediler. Ya yaralandılar, ya şehit oldular” dedi.

“BU ÜLKE İÇİN BAŞKOMUTANIMIZIN ARKASINDAYIZ”

15 Temmuz gecesi yapılan saldırıda eşi şehit düşen Vahide Şefkatlioğlu ise, “Her taraf kıpkırmızı bayraklarla doluydu. Ağlıyorduk. Bir taraftan da ateş ediyorlardı. Tank üzerimden geçti. Acı hissetmedim, sadece ayaklarımda bir sıcaklık hissettim. ‘Kurtarın ablayı’ diyenleri duydum.  Benim hafızam yerindeydi. Hastaneye götürdüler. Yoğun bakımda kaldım. Bacağımı keseceklerini söylediler. Ben kendimi sakat olarak görmüyorum. Yeter ki beynimiz sakat olmasın. Bu vatan için değil bir kere 100 kez ölürüm. Bu vatanı kimseye vermeyiz. Bu ülke için Başkomutanımızın arkasındayız. O bizim arkamızdaysa biz de O’nun arkasındayız. Ülkemizde boyun eğmeyecek başka biri olsa ona oy verelim. Ama O, kimseye boyun eğmiyor” dedi.

“GÜÇLÜ BİR EVET ÇIKACAKTIR”

15 Temmuz Şehit ve Gazileri Derneği adına konuşan Musa İlhan ise, “15 Temmuz akşamı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Afet Koordinasyon Merkezi önünde saldırıya uğradık. Allah o günleri bir daha yaşatmasın. İnanın hepsi çok özel insanlar. ‘Neden şehit olamadım’ duygusunu yaşıyoruz, üzüntüsünü yaşıyoruz. Biz 15 Temmuz Şehit ve Gazileri olarak 44 ile gittik. 15 Temmuz’un bir daha yaşanmaması için güçlü bir evet çıkacaktır, herkes evet diyecektir. Yenikapı’da bunun provasını yaptık. Afyon’dan bir şüphemiz yok” dedi.

“HAKK’IN KARŞISINDA KİMSE DURAMAZ”

15 Temmuz Gazilerinden Abdullah Çay ise “40-50 gün civarında hastanede yattım. Şunu izah etmek istiyorum: Bunlar varlar ve olacaklar. Biz de dik duracağız. Sayın Başkomutan’ın dediği Hakk’ın karşısında kimse duramaz. Muvaffak olamadılar, olamayacaklar. O geceki ruh, anlatılmaz, yaşanır. O gün bir tek Ebabil kuşları eksikti. Bedir’de, Hendek’te, Uhud’da Hazreti Hasanlar, Hazreti Hüseyinler, Hazreti Ömer’ler vardı. Bunlar bizi kesinlikte yok edemezler. Yıldırma politikaları yapsalar bile geri durmayacağız. Büyüklerin dediği gibi: Her bir saçım kadar başım olsa, hepsini bu vatan için kesseler, biz bu topraklardan vazgeçmeyiz” dedi.

“SENARYOYA O KADAR MERAKLIYSANIZ, GEZİ’DE OYNANAN OYUNLARA BAKINIZ”

Gazi Üzeyir Civan ise; “15 Temmuz’un senaryo, kontrollü darbe olduğunu söyleyen kişiler var. Bu nasıl tiyatro? Ben kolumu kaybettim. Bacılarımız eşlerini kaybetti. 250 fidan toprağa şehit olarak girdi. Bu vatan için… Tek tasamız vatandı, bayraktı, milletti. Biz yüzümüzün akıyla hesabımızı verdik o gece. Ama bazıları hesabı veremediler. Yazıktır, günahtır. Senaryoya o kadar meraklıysanız, Gezi’de oynanan oyunlara bakınız. 15-20 ağaç için ülkeyi iç savaşın eşiğine getirdiler. O kadar çok ağaç seviyorsanız, Yalova’da kesilen ağaçlara bakın. Ben 15 Temmuz’da darbe haberini aldıktan sonra Sabiha Gökçen Havaalanı’na giderken araçlarımızdan inmek zorunda kaldık. Silah sesleri geliyordu. O esnada kardeşlerimiz ellerinde Türk bayrağı ile ‘Tekbir’ getiriyorlardı. Hâlâ ‘Üniforma giyen kişiler, vatana ihanet ettiklerinin farkında değillerdir’ diye düşünüyordum. ‘Asker-polis kardeştir’ diye slogan attırıyordum. Silahlı askerlere doğru ‘Durun, yapmayın, hepimiz askeriz’ diyerek koşuyordum. Kendimi yerde buldum. Kulaklarım çınlıyordu. Toparlanmak istediğim esnada sol kolumda bir ağırlık vardı. Bir et parçası haline gelmişti sol kolum. 3 tane gencecik Türkmen evladı bizim davamız için mücadele ediyorlardı. Bana yardım ediyorlardı. Vatan hainleri de boş durmuyorlardı. Bir kardeşimizi ayaklarından vurmuşlardı. Beni ameliyata almışlardı. Ameliyattan sonra başucumdaki yeğenime ‘Bitti mi’ dedim. Neyi sorduğumu şaşırdı. ‘Olaylar bitti mi, vatan selamete kavuştu mu’ diye sordum. ‘Bitti dayı’ dedi. ‘Elhamdülillah, kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim’ dedim.

“HEPİNİZ YARGILANACAKSINIZ”

Gazi Muhammet Bostancı ise “O gün haberleri açtım, bir terslik olduğunu düşündüm. Daha Sayın Cumhurbaşkanımız çağrı yapmadan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne gittim. Askerlerin tankları dizdiğini gördüm. Derhal tankların önündeki askerlerin yanına gittim. Rütbelilelere ‘Bu devirde darbe mi olur. Hepiniz yargılanacaksınız’ demeye çalıştım. Beni dinleyecek durumda değillerdi. Onlar vatana ihanet noktasında gözlerini karartmışlardı. Bunların bir şey anlamayacağını fark ettikten sonra arkadan bizim gibi insanların geldiğini gördüm. Onların arasına karıştım ve tekrar üniforma giyen hainlere karşı yürümeye başladım. 20 metre kala önce havaya ateş ettiler, sonra 15 metre kala bize karşı ateş açtılar. Ben o anda vuruldum. İlk ateşten sonra onlara korku geldiğini gördüm. Bize de cesaret geldi. Elimizde Türk bayrağı ile onlara doğru yürüyorduk. Bize ateş ettiklerinde maskeleri düşmüş oldu. Paniğe düştüler. O sırada 5-10 metrelik mesafe de kapandı. Arkadan gelen vatandaşlar da gelince hemen onların rütbelerini söktük, üniformaları çıkardık ve kontrol noktasına teslim ettik. 1 buçuk saat içinde köprüyü trafiğe açmış olduk. 15 Temmuz olaylarına geriye doğru bakmamak gerekiyor. 15 Temmuz olaylarına, o günden bugüne, belki 100 sene sonrasına doğru bakmak gerekiyor.” diye konuştu.