İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Hikmet Eroğlu, Türkiye'nin Fener Rum Patrikhanesi'nin kararlarına şimdilik müdahale etmediğini belirterek, ''Rusya'nın, Türkiye'den Fener Rum Patrikhanesi'ne müdahale etmesini istemesi beklenen bir durum değil. Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasında din üzerinden cereyan bu siyasi çekişmeye şimdilik taraf olmamayı tercih etmiyor.'' dedi.

Aralık ayında, Rusya Ortodoks Kilisesi'nden ayrılmasına karar verilen Ukrayna Ortodoks Kilisesi resmen kuruldu. Fener Rum Patrikhanesi, 11 Ekim'de Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin Moskova'daki Rus Ortodoks Kilisesi'nden ayrılma yolundaki talebinin kabulüne karar vermişti.

Prof. Dr. Eroğlu, ayrılık sürecine nasıl gelindiğini, kararın Rusya-Ukrayna ilişkilerinin geleceğini nasıl belirleyeceğini, Hristiyan dünyaya etkilerin, olayın siyasi boyutunu ve bu çekişmenin Türkiye-Rusya ve Ukrayna ilişkilerine pozitif ve negatif etkilerini AA muhabirine değerlendirdi.

Prof. Dr. Eroğlu'nun sorulara verdiği cevaplar şöyle:

Soru: Ortaçağ’dan bu yana büyük çekişme ve anlaşmazlıklar yaşayan Doğu ve Batı kiliseleri birçok kez birbirlerini aforoz ettiklerini tarih kitapları yazar. 1054 yılında ise ayrılıkları tam olarak kesinleşir. Bu ayrılık hikayesini bize özetler mısınız?

Eroğlu: "Ukrayna Kilisesi konusunda ortaya çıkan gelişmeleri anlayabilmek için Ortodoks mezhebi içindeki Fener Rum Patrikliğinin, Moskova Patrikliğinin ve Ukrayna Kilisesinin konumunun ve tarihsel sürecin bilinmesi gerekir. Hristiyanlar arasında 1054 yılında meydana gelen bölünme sonucunda Roma merkezli Batı kilisesi Katolik, İstanbul merkezli Doğu kilisesi de Ortodoks olarak anılmaya başlandı. Bu tarihten itibaren İstanbul Patrikliği yani Fener Rum Patrikliği Ortodoks patriklikler arasında (İskenderiye, Antakya ve Kudüs patriklikleri) eşitler arasında birinci (primus inter pares) konumunda oldu. Ancak 1453 yılında İstanbul fethedilince Ortodoks patrikliklerin hepsi Türk-Müslüman egemenliği altına girmiş oldu.

Bundan dolayı Moskova Kilisesi, İstanbul Patrikliğinin öncülüğünde 1589’da patriklik düzeyine çıkarıldı. İstanbul ''Yeni Roma'' idi. Yeni Roma Osmanlı hakimiyetinde olduğu için Moskova kendisini 'Üçüncü Roma''olarak görmeye başladı. Nitekim 1686 yılında Moskova Patrikliği, İstanbul Patrikliğinin mutabakatına ihtiyaç duymadan Ukrayna Kilisesini kendi ruhani alanına dahil etti. O dönemde Fener Patrikliği buna müdahale etmedi, edemedi. Böylece Ukrayna Kilisesi, Moskova egemenliğine girmiş oldu.

İkinci Dünya Savaşından sonra ''Yeni Dünya Düzeni''nde Batı Bloku, Fener Rum Patrikhanesini dini-siyasi bir aktör haline getirmek istedi. Sovyetler Birliği’nin egemenliği altında yaşayan Ortodokslar üzerinde tarihi ve onursal açıdan önemli bir konumu olan Fener Rum Patrikhanesi aracılığıyla nüfuz elde etmek istedi. Bunda pek başarılı olamadı. Ancak Batı Dünyası, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından yararlanarak Fener Patrikhanesini yeniden devreye sokma faaliyetine girişti.

Fener Patrikhanesinin Ortodokslar üzerindeki itibarını arttırmak üzere uluslararası sempozyumlar, toplantılar düzenlendi. Moskova Patrikliği ise Fener Rum Patrikliğinin diğer Ortodoks kiliseler üzerinde egemenliğinin olmadığına ancak şeref önceliği ve sembolik değeri olduğuna vurgu yaptı. Rusya da Moskova Patrikliğine destek verdi. Moskova Patrikliği Batı ülkelerinde yaşayan Rus kökenli Ortodoksları kendi safına çekmeye başladı. Böylece Fener Patrikhanesi ile Moskova Patrikhanesi arasındaki Ortodokslar üzerindeki güç mücadelesi kızışmaya başladı. Ukrayna bu mücadele alanlarından en önemlisini oluşturdu."

-''Bağımsız Kilise Ukrayna için milli bir sorundu''

Soru: Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ukrayna Ortodoks Kilisesi'ne bağımsızlık kazandıran kararnameyi imzalayarak, Devlet Başkanı Petro Poroşenko'nun da katıldığı törenle yeni birleşik kilisenin lideri Metropolit Epifaniy'e verdi. Bağımsız kilise kurulması neden önemli?

Eroğlu: "Ahalisi Ortodoks olan ülkelere baktığımızda, milli kimliğin en önemli unsurunun din olduğunu hemen fark ederiz. Hangi Ortodoks ülke olursa olsun milli meseleler olduğunda Ortodoks papazlar hep ön plandadır. Bağımsızlığını pekiştirmek için milli kimliğini tahkim etmek isteyen Ukrayna için de aynı durum söz konusudur. Daha önce egemenliği altında bulunduğu Rusya’nın milli çıkarlarına uygun hareket eden Moskova Patrikliğinin ruhani alanından ayrılarak bağımsız kiliseye sahip olmak Ukrayna için önemlidir.

Bununla birlikte Ukrayna, tarihsel olarak Batı ile birlikte hareket etmek isteyenlerle Rusya ile birlik içinde olmak isteyenlerin bulunduğu bir ülkedir. Moskova’yla birlik içinde bulunmak isteyenlerin bir kısmı Rus kökenli Ukraynalılardan bir kısmı da Sovyet döneminin etkisinde kalmaya devam edenlerden oluşmaktadır. Din konusunda da aynı durum söz konusudur. Ukrayna'daki Ortodoks din adamlarından bir kısmı bağımsız bir kilise oluşturmak isterken bir kısmı da Moskova ve tüm Rusya Patrikliğinin ruhani alanında kalmak istemektedir. SSCB'nin dağılmasıyla 1991’den itibaren Ukrayna bağımsız bir devlet olma yolunda ilerlerken Ukrayna Kilisesinde de Moskova'dan ayrılma yolunda adımlar atılmaya başlandı.

Kilisenin bağımsızlığı bir bakıma devletin bağımsızlığının tamamlayıcı bir unsuru olarak görüldü. Sivil idarecilerden Avrupa'yla yakınlaşmayı isteyenler de olayı bu şekilde okudu ve Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını destekledi. Zaten 1686’da Kiev Metropolitliği Moskova Patrikliği tarafından İstanbul Patrikliği ile bir mutabakat olmadan kendi otoritesi altına alınmıştı. Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını elde edebilmesinin yollarından birisi Fener Rum Patrikliğinin onayını almaktı. Nitekim Fener Patrikhanesi de daha önce mutabakatı alınmadan Moskova'nın otoritesi altına alınan Ukrayna Kilisesine Otosefallik vererek, Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını sağlamış oldu."

-''Tüm Ortodoks dünyasını etkileyecek''

Soru: Rusya ile Ukrayna arasında hali hazırda yaşanan krizlerde yeni bir kriz daha mi eklendi sizce? Bağımsız Kilise kararnamesi Moskova'ya karşı kazanılmış zafer mi?

Eroğlu: "Bu olay, Rusya’nın Ukrayna'yı Batı Blokuna kaptırmama konusundaki mücadelesinde bir kırılma meydana getirecektir. Her ne kadar dünya eskisi gibi iki kutuplu olmasa ve 'Bloklaşma' kavramı kullanılmasa da Avrupa Birliği olgusu bulunmaktadır. ABD ise egemenliğini geliştirme arayışındadır. Avrupa Birliği Ukrayna’yı kendi yanına çekmek isterken Rusya da Sovyetler Birliği dönemindeki otorite alanını muhafaza etmek istemektedir. Bu yolda din de dahil her enstrüman kullanılmaktadır. Ancak Ukrayna Kilisesi, Fener Patrikhanesine bağımsızlık kararını onaylatmakla Rusya’ya karşı önemli bir kazanım elde etmiştir.

Moskova Patrikliğini ulusal çıkarlarını koruma konusunda son derece akıllı ve planlı bir şekilde kullanmasını bilen Rusya'nın bu gelişme karşısında ne gibi bir strateji takip edeceği merak konusu olabilir. Bu güne kadar mensuplarının sayısı bakımından ezici bir çoğunluğa sahip olmak ve Rus devletinin tam desteğini arkasına almakla Ortodoks dünyayı domine etmeye çalışan Moskova Kilisesi bu defa tarihsel ve ruhani şeref önceliği olan Fener Patrikhanesini arkasına alan ve Batı ülkeleri tarafından desteklenen Ukrayna Kilisesinin bu kararı karşısında bir çıkmaza girmiştir denilebilir. Ancak bundan sonra Rusya ve Ukrayna arasında Ukrayna'daki Ortodoks kilise mensuplarını kendi destekledikleri kiliselerin tarafına çekme mücadelesini başlatacaktır."

Soru: Fener Rum Patrikhanesi ile Moskova Patrikhanesi arasındaki ilişkileri kopma noktasına getiren gelişmeler, Rusya ile Ukrayna'nın yanı sıra tüm Ortodoks dünyasını etkiler mi?

Eroğlu: "Etkileyecek, etkiledi zaten. Diğer Ortodoks kiliseler ister istemez bu kararı tasvip edecek veya etmeyecektir. Bu kararı tasvip edenler Ukrayna’yla birlikte ABD, AB tarafında yer alırken tasvip etmeyenler de Rusya'nın tarafında saf tutmuş olacaklardır. Çünkü Moskova Patrikliği bu olayın 'oldu da bitti maşallah' şeklinde kalmasına razı gelmemektedir. Moskova Patrikliği şimdiden, Fener Patrikliğinin riyasetinde olan her türlü birlik ve kurumlardan ayrılacağını ilan etmiştir. Fener Patrikliği de tarihsel olarak Ortodoks ruhaniyetinde eşitler arasında birinci olması ve bundan dolayı koordinatör konumunda bulunması hasebiyle Ortodokslar arası toplantılara başkanlık etmektedir. Bu durum diğer Ortodoks kiliseleri taraf olmaya zorlayacaktır. Ayrıca bu yolun açılması Ortodoks dünyada özellikle Balkanlarda, başka Ortodoks kiliselerin bağımsızlık arayışlarına da cesaret verecek, örnek teşkil edecektir. Bu da Ortodoks dünyada yeni bölünmelere ve kamplaşmalara neden olacaktır."

- ''Rusya, Türkiye'den Patrikhaneye müdahale beklemez''

Soru: Türkiye, bu çekişmenin neresinde duruyor. Politik duruşu ne?

Eroğlu: "Türkiye'nin bu çekişme karşısındaki durumu son derece ilgi çekicidir. Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını istemesi, Fener Patrikhanesinin de bunu kabul ederek Moskova'ya olan bağlılığını sona erdiren ve otosefal olmasını sağlayan kararı onaylaması bir açıdan bakıldığında Ortodoks Hristiyanların kendi aralarındaki ruhani hiyerarşiyle ilgili bir durumdur. Diğer taraftan bakıldığında ise bu, sadece dini sonuçlar doğurmakla kalmayan hatta dini olmaktan ziyade siyasi sonuçları olan bir olaydır. Bu karar, Ukrayna yanında ABD ve AB'yi de ilgilendirmektedir.

ABD, Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını desteklediğini açıklamıştır. Kendi Ortodoks vatandaşlarını da ilgilendirdiği için Avrupa Birliği ülke yöneticileri açıktan bir tavır almasalar da sonuçta bu karar Ukrayna'nın Avrupa tarafında kalmasını pekiştirecek önemli bir karardır. Ukrayna Kilisesinin Moskova'dan ayrılarak bağımsız olmasının kararını veren Fener Patrikliği Türkiye’dedir. Üstelik Lozan Antlaşmasına göre sadece Türkiye'deki Ortodoksların ruhani lideri olarak görev yapma şartıyla Fener Patrikliğine Türkiye’de kalma izin verilmiştir. Buna rağmen zaman içinde Türkiye, Fener Patrikhanesine statü vermemekle birlikte dünyadaki gelişmelere göre bu patrikliğin Ortodoks dünyayla ilgilenmesine de müsaade etmiştir.

1948 yılında Batı'nın Sovyetler Birliğine karşı Fener Patriğini dini bir aktör olarak kullanmasına razı gelmek durumunda kalmıştır. ABD Başkanı Truman’ın özel uçağıyla Türkiye’ye gönderilen Athinagoras, teamüllere aykırı bir şekilde Fener Rum Patriği yapılmış ve Ortodoks dünyada otorite kurma arayışına girmiştir. Ancak günümüzde durum farklıdır. Dünya artık iki kutuplu değildir. Türkiye Cumhuriyeti kendi bağımsız politikalarını uygulamaktadır. ABD'nin ve AB ülkelerinin dayatmalarına karşı kendi milli çıkarlarını gözetmektedir. Ukrayna ile de Rusya ile de yararlı ilişkilerini sürdürmektedir.

Fener Patrikliğinin cemaat açısından Türkiye'de zemini olmadığı için Türkiye sınırları dahilinde faaliyette bulunma imkanı yoktur. Bu anlamda Türkiye, Fener Patrikliğinin kararlarına şimdilik müdahale etmemektedir. Nitekim Ukrayna Kilisesine bağımsızlık kararnamesinin verilmesi için ayine katılmak üzere Türkiye'ye gelen Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilerek ağırlanmıştır. Rusya'nın, Türkiye'den Fener Patrikhanesine müdahale etmesini istemesi de zaten beklenen bir durum değildir. Bu, Türkiye'nin Ukrayna ile Rusya arasında cereyan eden din üzerinden siyasi çekişmeye şimdilik taraf olmamayı tercih ettiği intibaını uyandırmaktadır."

-''Din adamı kapma mücadelesine şahit olabiliriz''

Soru: Ukraynalı siyasiler, Rusya Ortodoks Kilisesi'nin 'Kremlin'in çıkarlarına hizmet ettiği ve Ukrayna'daki ayrılıkçıları desteklediğini' iddia ediyor. Bu iddialar hakkında neler söylersiniz?

Eroğlu: "Ortodoks Hristiyanlıkta milli kimliğin en önemli ögesinin din olduğunu söylemiştik. Dini aidiyet, siyasi aidiyeti de etkilemektedir. Bağımsız bir Ukrayna kilisesini savunan Ukraynalı siyasetçiler bu söylemlerini maddi delillerle desteklemiyorlar, belki gerekli de görmüyorlar. Çünkü Rus Ortodoks Kilisesinin Sovyet döneminde elinde bulundurduğu ruhani alanı elinde tutma çabaları, Kremlin’in Sovyet dönemindeki etki alanını yeniden elde etme çabalarını destekliyor. Bu durumda Rus Ortodoks Kilisesi, Kremlin politikalarını desteklemiş oluyor. Ayrıca bağımsız bir Ukrayna kilisesini savunanlara göre dini açıdan Moskova'ya bağlılıklarını sürdürenler, Ukrayna'daki ayrılıkçılarla doğal müttefik konumuna düşmektedirler."

Soru: Moskova bağımsızlık oylamasında resmi temsilcilerinin bulunmadığını, bu nedenle seçimlerin meşru olmadığını söylüyor. Rusya'nın bu itirazının bir karşılığı var mı?

Eroğlu: "Moskova aslında sadece sizin söylediğiniz hususta değil Fener Patrikliğinin aldığı bu kararın, Ortodoks mezhebinin kurallarının (kanon) birçok maddesine de uygun olmadığını iddia ediyor. Ayrıca Moskova bu kararın Ortodoks Kilisesi Kanunlarına uygun olup olmadığının bilimsel olarak incelenerek karara bağlanmasını da talep ediyor. Bununla birlikte bundan sonra sonucu meşruiyet tartışmalarından ziyade Ukrayna'daki Ortodoks din adamları ve cemaatlerinin hangi tarafa daha çok rağbet edeceği etkileyecektir. Bundan sonra Ukrayna’da, Bağımsız Ortodoks Kilisesi ile Moskova’ya bağlı Ortodoks Kilisesinin adam kapma mücadelesine şahit olunacaktır."

Soru: Moskova'ya bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi, rahiplerinin Ukraynalı yetkililerin baskılarına ve provokasyonlarına maruz kaldıklarını öne sürüyordu. Böyle bir baskı olduğuna dair bir bilgi var mı?

Eroğlu: "Moskova'ya bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesinin baskıya ve provokasyonlara maruz kaldığı yönündeki açıklamaları baskı kavramını anlama biçimiyle ilgilidir. Devlet yetkililerinin doğrudan Bağımsız Ukrayna Kilisesini desteklemelerinin karşı tarafta doğal bir baskı oluşturacağı açıktır. Nitekim Devlet Başkanı Poroşenko, İstanbul’daki bağımsızlık beratının verildiği törene katılmıştır. Moskova'ya bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi bunu baskı olarak anlayabilir. Provokasyon konusunda ise dışarıdan değerlendirme yapmak isabetli olmaz."

- ''Coğrafi alan mücadelesi din üzerinden yürüyor''

Soru: Rusya ile Ukrayna arasında tansiyonun yeniden yükselmesi halinde, Moskova'nın kiliseler krizini daha sık gündeme getireceği söyleniyor. Bu durum siyaset cephesine nasıl yansıyacak? Sizce Poroşenko'nun da son dönemde bu konuyu sürekli gündeme getirmesi yaklaşan devlet başkanlığı seçimleri ile ilişkili olabilir mi?

Eroğlu: "Rusya'nın başka ülkelerle ilgili müdahale teşebbüslerinin tarihteki şekline bakarak değerlendirme yapacak olursak bu konunun Rusya ve Ukrayna arasında yakıcı konuların başında geleceğini söyleyebiliriz. Bundan sonra Rusya, Ukrayna'yla ilişkilerinde oradaki Moskova'ya bağlı Ortodokslarla ilgilenme kartını hep kullanacaktır. Moskova yanlısı Ortodoks Kilisesine ve mensuplarına baskı yapıldığı veya haklarının kısıtlandığı gibi sebepler, Rusya tarafından müdahale için gündemde tutulacaktır. Ukrayna hükümeti de Rusya'nın Moskova'ya bağlı Ortodoks Kilisesi üzerinden ülkede huzursuzluk çıkarma potansiyeline odaklanacaktır."

Soru: Sizce bağımsız Kilise sorunu sıradan bir dini anlaşmazlık mı yoksa Rusya ile Batı'nın Ukrayna'yı kendi eksenine çekme mücadelesi mi?

Eroğlu: "Bu olayın itikatla, ibadetle ilgili bulunmamaktadır. Ortodoks kiliseleri arasındaki yönetim ve hiyerarşiyle ilgili bir olaydır. Kilise yönetimiyle ilgili bir olay üzerinden yapılan bir coğrafi alan kazanma mücadelesidir. Ancak mücadele din üzerinden yürütülmektedir. Sorunuzda da belirttiğiniz gibi Rusya ile Batı'nın Ukrayna'yı kendi eksenine çekme mücadelesinin bir parçasıdır."

-''Rusya, Ortodoks dünya üzerinde Türkiye’ye nüfuz alanı açmak istemez''

Soru: Rusya ile Ukrayna arasında baş gösteren bu çatışma Türkiye-Rusya, Türkiye-Ukrayna ilişkilerine nasıl yansır? Bu çekişmenin Türkiye’ye politik yansımaları ne olur?

Eroğlu: "Bu çatışma,Türkiye'nin menfaate dayalı ilişkilerini muhafaza etmek istediği iki devlet olan Rusya ve Ukrayna'nın arasında yaşanmaktadır. Ayrıca Rusya'nın ve Batı dünyasının arasında da aynı çatışma etkili olmaktadır. Türkiye'nin bu konuda müdahil olma niyetinde olmadığını düşünüyorum. Zaten bu konuda Rusya'nın Türkiye'den açıktan bir beklentisinin olacağını da düşünmüyorum. Rusya, hamisi olmaya çalıştığı Ortodoks dünya üzerinde Türkiye'ye nüfuz alanı açmak istemez. Ukrayna açısından da Fener Patrikhanesinden alabileceğini almış olmanın rahatlığı vardır. Türkiye, gerekli gördüğünde, ihtiyaç hissettiğinde Fener Patrikhanesini kendi sınırları içinde hareket etmesini isteyebilir."

Röportaj -

Röportaj -

Röportaj -