Miting yerine salon toplantısı yapmasını; “Miting alanlarını dolduramayacaklarını anladıkları için salonda yapmayı tercih etmiş olabilirler” diye yorumladı.

Yaklaşan referandum öncesinde siyasi partiler yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Afyonkarahisar’da da seçmenleri ziyaret eden AK parti Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Özkal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun miting yapmak yerine salon toplantısı düzenlemesini ilginç bir dille yorumladı.

“GÖNÜLDEN EVET DİYORLAR, DİLDE HAYIR ISRARINDA BULUNUYORLAR”

AK Parti teşkilatları olarak seçmenleri ziyaret ettiklerini ve referandum sürecine ilişkin bilgilendirmelerde bulunduklarını belirten Milletvekili Hatice Özkal; “Afyonkarahisar’da önceki gün kadın esnaflarımızı işyerlerinde ziyaret ederek anayasa değişikliğinin gerekçelerini anlattık. Yüzde 99 seçmen evet diyeceğini söylerken totalde 3 seçmen hayır dedi. Görüştüğümüz seçmen sayısı ise yaklaşık 300 kişiden oluşuyor. Afyonkarahisar’a gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da seçmenin evet oyu kullanacağının farkında olduğu için alanları dolduramama endişesiyle salon toplantısı yapma gereği duymuş olabilir. Son günlerde de üst üste yaptıkları gaflarla da bilinçaltlarındaki EVET’i deklare eder hale geldiler. CHP’liler de evet demek konusunda kararlılar, ısrarcılar ama kendilerini hayır demeye zorluyorlar. Bu nedenle insanların kendilerine olan ilgisinin ne olup olmadığını da biliyorlar. Anketlerden de çıkan sonuçlar nedeniyle büyük mitingleri ve meydanları yürekleri yemiyor” dedi.

“SİSTEMDE DEĞİŞİM ZORUNLULUĞU 367 GARABETİYLE BAŞLADI”

Anayasa değişikliği ile birlikte hayata geçirilmesi planlanan Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin durup dururken ortaya çıkmadığını da dile getiren AK Parti Milletvekili Hatice Özkal, sürecin başlangıcını da anlattı. Özkal; “Anayasal sistemde 367 garabetini çıkarttılar ve önce birinci tur oylamada yeterli sayı alınamıyor sonrasında ikinci turda yeter sayı alınamıyor ve üçüncü turda en çok oyu alan Cumhurbaşkanı oluyordu. AK Parti dönemine gelindiğinde ise mutlak şart 367 milletvekilinin mecliste olması lazım dediler ve kendileri meclise girmediler. Oylama yapılması engellendiği için AK parti olarak referanduma götürelim ve Cumhurbaşkanını halkın seçmesini önerelim dedik. 2007 yılında referandumda vatandaşlarımız değişikliği onayladı ve 10 Ağustos 2014 yılında da millet yüzde 52 ile Cumhurbaşkanını seçti. Recep Tayyip Erdoğan zaten seçilmiş bir cumhurbaşkanı burada yapılan düzenleme ile çift başlılığı ortadan kaldırıyoruz ve Cumhurbaşkanı’nın verimli çalışması ve üretmesi için sistematiği oturtmaya çalışıyoruz. Sayın Erdoğan bugün var ama yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bu çalışma ile biz aslında ülkenin geleceğinin önünü açmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

“YASAMA VE YÜRÜTME BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ OLAMAZ”

Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi ve sistem değişikliği sonrasında milletvekilleri arasından bakan seçilmesi durumunda boşalan milletvekili kadrosunun nasıl doldurulacağı konusunda henüz bir çalışma yapılmadığını da dile getiren Milletvekili Özkal; “2017-2019 yılları arasında yapılan değişiklikler sonrasında eksik ve noksan olan konularda gerekli çalışmalar yapılacak ve 2019 yılında sorunsuz bir sistem değişikliği gerçekleştirilecek. Bakanların müstakil olması meclisten özerk olmaları anlamına gelmiyor. Soru Önergesi diye çok güçlü bir sistem getiriyoruz. Bir vekil ili ile ilgili veya çalışmak istediği bir konu ile ilgili soru önergesi verebilecek ve 15 gün içerisinde Bakan yazılı olarak cevap almak zorunda. Kısacası denetlenebilir bir bakanlık sistemi de oluşturulacak. Sistemde meclisle ilişkisi olmayan bir bakanlık uygulaması söz konusu değil. Mecburen de bakanlar ve meclis birlikte çalışacak. Bakanlıkların ihtiyacı olan bir yasa çıkarılması gerektiğinde bakan kendisi yasa çıkaramayacağına göre meclise teklif edecek ve meclis çalışmalarını yaparak yasayı çıkaracak. Kısacası iddia edildiği gibi Yasama ve Yürütme birbirinden bağımsız olamaz birlikte çalışmak zorunda” ifadelerini kullandı.