Doğru tutulan orucun detoksikan yani toksinlerden temizleyici etkisi olduğunu belirten Diyetisyen ve Belenme Uzmanı Özge Düzağaç, Ramazan ayı boyunca vatandaşların oruç, sıcak hava ve beslenme üçgeni arasında dikkat etmeleri gereken konulara ilişkin detaylar paylaştı. Düzağaç; “Kimileri tuttukları orucu iftar saatinde ziyafet ile ödüllendirirken, kimileri bu ayı zayıflamak için fırsat olarak görmekte. Oysaki oruç  İslam’ın beş şartından biri olan önemli bir ibadet. Yani ne diyet ne de ziyafet.

Ramazan ayının gelmesiyle beslenme tipinin tamamen değişmesi kiloda değişime ve çeşitli sağlık problemlerine yol açabilir oysaki sağlıklı ve dengeli beslenmeyi oruç tutarken de devam ettirmek mümkün” dedi.

“UZUN SÜRE ORUÇ TUTMAK KALBİN YÜKÜNÜ ARTIRABİLİR”

Ramazan ayı boyunca oruç tutacak olan vatandaşlara önemli uyarılarda bulunan Diyetisyen ve Beslenme Uzmanı Özge Düzağaç; “Uzun bir açlıktan sonra ağır yemek, kalbin yükünü artırabilir. Dolayısıyla kalp krizi, yüksek tansiyon, beyin kanaması ve felç gibi hastalıklar artabilir. Mide ülseri vakalarında ülseri azdırabilir. İnsülin iğnesi kullanan, hamile olan, kan şekeri normalin altına düşen ve 65 yaş üzerinde olan, düzenli ilaç kullanmayıp diyetini uygulamayan şeker hastaları oruç tutamaz. Kan şekeri 140′ın altında olan ve insülin iğnesi kullanmayan ikinci tip şeker hastaları oruç tutabilirler. Oruç tutmak kişiyi manevi açıdan rahatlattığı için stresten uzak tutuyor. Bu durumdan en çok asabi şekeri ve tansiyonu olanlar yararlanırlar. Oruç tutan şeker hastası sahura mutlaka kalkmalı. Ramazan’da kandaki şeker düzeyi ilk günlerde düşer, ancak ikinci haftadan sonra kan şekeri 40 ile 80 puan arasında yükselir. İftarda tıka basa yemek yemek, pankreasın yorulmasına ve kan şekerinin artmasına neden olur. Diyabet ve tansiyon hastaları, ateşli hastalıkları olanlar, sık ilaç alımının gerektiği durumlarda, akıl hastaları, verem ve kanser hastaları oruç tutmamalar” diye konuştu.

“SAHUR ASLA İHMAL EDİLMEMELİ”

“Bir Ramazan klasiği olan pideyi iftarda tercih edin sahurda tam buğday veya tam çavdar ekmeği seçin” diyerek önerilerde de bulunan Düzağaç; “Tam tahıllı unlardan yapılmış ekmek daha uzun süre tok tutar. İftarda pide yerken 1 avuç içi büyüklüğündeki pide yaklaşık 50-70 kalori yani 1 dilim ekmek kalorisine eş değerdir. Günlük hayatımızda nasıl azar azar, sık sık beslenmek gerekiyorsa Ramazan da bunu sürdürmeliyiz. Gün boyunca alamadığımız besin öğesi ihtiyaçlarımızı karşılamak zorundayız. Bunun için öğün sayısı artırılmalı ve mutlaka sahura kalkılmalı. Sahurda yeterli sıvı alınmalı, aşırı yağ ve tuzlu besinler tüketilmemeli. Sahurda sadece su içerek niyetlenmek veya gece yiyip yatmanın son derece zararlı olduğu unutulmamalı. Bu nedenle sahurda protein içeren süt içilmeli, yoğurt, peynir gibi gıdalar yenmeli yanına mutlaka tam tahıllı ekmek eklenmeli. Yiyecek olarak da çorba, az yağlı yapılmış sebze, zeytinyağlı yemekler veya hafif kahvaltılardan birini seçmek en doğrusu olacaktır” dedi.

“İFTARINIZI SU VE ÇORBA İLE AÇIN ARDINDAN 10 DAKİKA YEMEĞE ARA VERİN”

Uzun süre tutulan oruç nedeniyle kan şekerinin düşmesi ve protein kaybının giderilmesi için iftarda alınacak gıdaların önemli olduğunu belirten Beslenme Uzmanı Özge Düzağaç; “İftar vakti vücudun beyin ve sinir hücreleri için gerekli olan glikozun en kolay şekilde karşılanması gereken öğündür. Hurma ve taze meyve suyu bunun için iyi birer kaynak olup, düşük kan glikoz düzeyini normal düzeye getirmek için yeterli besinlerdir. Yine taze sıkılmış meyve suyu ve sebze çorbası vücudun su ve mineral dengesini sağlamaktadır. Çok aşırı miktarlardaki şerbetli ve ağır tatlılardan oluşan dengesiz bir diyet hiç sağlıklı değildir. İftarımızı ikiye bölmek en sağlıklı yöntemdir. Öncelikle su ve hurmayla orucumuzu açtıktan sonra çorba ile desteklemek ve akabinde on dakika kadar dinlendikten sonra yemeye devam etmek  hem sindirim sisteminiz, hem tansiyonunuz, hem de kan şekeriniz için sigortanız olacaktır” ifadelerine yer verdi.

“İFTARLA SAHUR ARASINDA BOL SIVI TÜKETİN”

Yaz sıcaklarıyla karşıladığımız Ramazan günlerinde oruç tutacak kişilerin en çok düşündükleri konulardan biri susuzluk. Bu konuda da önerilerini paylaşan Düzağaç; “Hayatımızın ve metabolizmamızın kaynağı olan su, bu ay süresince olabildiğince fazla miktarlarda tüketilmelidir. Susuz kalan vücut; yorgunluk, kas krampları, deride kuruma, sindirim sisteminde zorluk, sersemlik ve sıcaklık hissine sebep olur. Dolayısıyla iftar sahur saatleri arasında saat başı 1-2 bardak su, şekersiz kompoto ve limonata tüketilmelidir. Bunun için saatimizin hatırlatıcısını kurmak en kolay yöntem olacaktır.  Yine sahurda su oranı yüksek meyveleri (karpuz gibi) mönüye dahil etmek ya da ara öğün olarak tüketmek fayda sağlayacaktır” dedi.

TATLI SEVENLER İÇİN BİRKAÇ ÖNERİ

Ağır tatlı türlerinin özellikle ramazan ayında tüketilmesini tavsiye etmediklerini dile getiren Beslenme Uzmanı Özge Düzağaç; “Kompostolara ekstra şeker eklenmemeli veya ısıdan etkilenmeyen bitkisel tatlandırıcılar ile pişirilmeli. Elma, armut, şeftali ve benzeri meyveleri 1-2 dakika ısıtıp üzerine 1-2 top sade dondurma ve tarçınla tüketilebilir. Sütlü tatlılar yapılırken light süt ve bitkisel toz tatlandırıcı kullanımı enerjinin %50 oranında azalmasını sağlar. Kuru ve taze meyvelerden hazırlanan meyve salataları, üzerlerine fındık, ceviz gibi besinlerin rendelenmesiyle hem besin değeri hem lezzet açısından daha keyifli olacaktır” diye konuştu.