İSTANBUL (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Eğer Türkiye 1940'larda kendi uçağını yapmayı başarsaydı, bugün 'F-35'leri alalım mı, almayalım mı?' tartışması içinde değildik. Türkiye kendi uçağını yapmış olacaktı. Eğer Türkiye 1960'larda yakaladığı ivmeyle yerli otomobilini yapmış olsaydı, bugün dünyada rekabet edebilecek Türk otomotiv markaları olacaktı. 1978'de biz o uçakları yapmış olsaydık; 'S-400'leri alalım mı, almayalım mı?' tartışmasının içinde olmayacaktık. Hep bir karanlık el, Türkiye'nin gizli odaklarından da beslenerek, Türkiye'nin milli ve yerli sanayisinin olmasının karşısına çıktı." dedi.

İstanbul Gedik Üniversitesi'nin Pendik Kampüsü Temel Atma Töreni'ne katılan Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada, ne zaman bir üniversiteye davet edilse gitmeyi prensip olarak kabul ettiğini belirtti.

Kurtulmuş, "Türkiye'nin geldiği noktada yüksek öğrenimin önemi çok çok büyük. Sayıları 206'ya ulaşan üniversitemiz var. Üniversitelerin sayısının artması, yeni ve güçlü Türkiye'yi kurma idealimizin en önemli motor gücü olan unsurlardan birisidir. Şimdi çok şükür Türkiye'nin her yerinde üniversitelerimiz var. Ardahan'dan tutun Hakkari, Şırnak'a kadar, Türkiye'nin her yerinde üniversitelerimiz var. Sayıları artmış olan üniversitelerin, bilim yuvalarının kalitesini daha da yukarıya çıkarmak, güçlendirmek durumundayız." ifadelerini kullandı.

Üniversiteler küresel rekabetin parçası olarak görülmezse bilim hayatından beklenen sonuçları almanın mümkün olmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Kamu olacak ama özel sektörün de işin içerisinde çok güçlü bir şekilde olmasını teşvik ediyoruz. Bunun da Türkiye'nin bilim hayatına önemli katkıları olduğunu biliyoruz. Gedik Holding'in yapacağı bu üniversitede başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, kamunun yakın takip edilen bir ilgi ve desteği vardır. Bu destek Türkiye'nin rekabetçi bir üniversite yapısına kavuşması için verilen destektir. Türkiye'nin yakın iki asırlık tarihine baktığımız zaman, Batı'daki sanayileşme süreçlerini, çok güzel denemeler olmasına rağmen sanayileşme hamlelerini çok yakalayamadık. 1970'lerden sonra başlayan süreçte 3. sanayi devrimi, bir yerlerinden yakalamayı başardık. Şimdi önümüzde yeni bir dönem var. 4. sanayi devrimi ya da sanayi 4.0 dediğimiz şey, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere olağanüstü büyük imkanlar veriyor. Üniversite, sanayi ve toplum iş birliğinin çok sağlam kurulması, üniversitede üretilenlerin dünyada rekabet edebilecek noktaya gelmesi lazım. Bugün dünyadaki bilgisayar alanında Windows işletim sisteminden IBM'e kadar birçok küresel markanın üniversitenin nitelikli araştırmaları sonucu ortaya çıktığını biliyoruz. Bizim üniversitelerimizin teknoparklarıyla, sosyal olanaklarıyla toplumun içerisinde var olması, sorunları çözebilecek bir niteliğe kavuşması gerekiyor. Bunun için elimizden gelen her gayreti ortaya koyacağız."

- "Türkiye'nin yakın teknoloji ve sanayi tarihi, aynı zamanda ihanet tarihidir"

Türkiye'nin gelecek hedeflerini ortaya net şekilde koyan bir siyasi idare ve kararlılık olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "2023, 2053 hedeflerini laf olsun diye değil, büyük ve güçlü Türkiye istikametinde bu hedefleri ortaya koyabiliyoruz. Türkiye'nin yakın siyasi tarihi, özellikle teknoloji ve sanayi tarihi aynı zamanda Türkiye'nin ihanet tarihidir. Bu ihanet tarihinde karşılaştığımız zorluklar, karartmalar, engellemeler ile artık Allah'a çok şükür karşılaşmıyoruz." dedi.

Kurtulmuş, Türkiye'nin karanlık odaklarının, Nuri Demirağ'ın yerli imkanlarla ürettiği uçağı ürettirmediğini ve fabrikayı kapattırdığını anlatarak, şunları kaydetti:

"1961'de Türkiye'nin 'Devrim Arabaları'nı Türkiye'nin karanlık odakları yaptırmadılar. Türkiye'yi otomotivde dünyayla rekabet edebilecek bir zemine sokmadılar. 1978'de İtalyanlarla yerli Türk uçağının yapılması için mukavele masasına oturuldu. İtalyanlar geldi, bir taraf Türkiye'nin karanlık odasından gelen bir telgraf emriyle masadan kaldırıldı. Eğer Türkiye 1940'larda kendi uçağını yapmayı başarsaydı, bugün 'F-35'leri alalım mı, almayalım mı?' tartışması içinde değildik. Türkiye kendi uçağını yapmış olacaktı. Eğer Türkiye 1960'larda yakaladığı ivmeyle yerli otomobilini yapmış olsaydı, bugün dünyada rekabet edebilecek Türk otomotiv markaları olacaktı. 1978'de biz o uçakları yapmış olsaydık, 'S-400'leri alalım mı, almayalım mı?' tartışmasının içinde olmayacaktık. Hep bir karanlık el, Türkiye'nin gizli odaklarından da beslenerek, Türkiye'nin milli ve yerli sanayisinin olmasının karşısına çıktı. Çünkü onlar için teknoloji transferiyle ancak ayakta durabilirdik. Çünkü Türkiye o anlayışa göre geri kalmış, henüz Batı'yı yakalaması mümkün olmayan bir ülkeydi. Şimdi öyle değiliz. Dünyanın 13. büyük ekonomisiyiz, satın alma paritesi bakımından. Savunma sanayisinde yüzde 65'lere gelmiş bir ülkeyiz. Daha da ileri gideceğiz. İşte burada göz bebeğimiz üniversitelerdir."

Konuşmasının ardından, İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Utlu ve Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, Kurtulmuş'a plaket takdim etti.

Daha sonra Kurtulmuş, Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gedik ve Rektör Utlu ile AK Parti İstanbul Milletvekili Erol Kaya, Pendik Belediye Başkanı Kenan Şahin ve AK Parti'nin Pendik Belediye Başkanı Adayı Ahmet Cin butona basarak, kampüsün temelini attı.