İSTANBUL (AA) - Şair-yazar Hayrettin Orhanoğlu, çıkış noktası İstanbul olan bir çok dergiye taşradaki yazarların şiir, öykü, yazılarıyla katkıda bulunduğunu belirterek, "İstanbul ruhunu besleyen Anadoludur." dedi.

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen Mahmut Bıyıklı ile Kültür Nöbeti programı, Instagram üzerinden canlı yayınlandı.

Programı yöneten Bıyıklı, etkinliğe konuk olan Orhanoğlu'nun iyi bir akademisyen, şair, yazar ve iyi bir insan olduğunu belirterek, şairin yakın zamanda Çıra Yayınları'ndan okuyucuyla buluşan "Mutsuzluk Komedyası" kitabına ve diğer çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Hâfız İle Kâtip, Düş Gören Defter, Yolculuk Risalesi, Aşkın Aynaları-Burçlar Kitabı, Dullar Sokağı, Aşkın Yolcuları'nın da aralarında olduğu çok sayıda kitaba imza atan Hayrettin Orhanoğlu, Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevini sürdürüyor.

Orhanoğlu, şair ve yazarların yazdıkları yazı, şiir, roman ve öykülerin olgunlaştıktan sonra yayınlanmasını isteyeceklerini, öykü, makale ve yazılar konusunda bir sıkıntısı olmadığını fakat şiirde bir süre tereddüt ettiğini söyledi.

İlk şiirinin 1987 yılında Ayane dergisinde yayımlandığını, serüvenin başladığı bu ilk şiirinden sonra çok az şiir yayınladığını dile getiren Orhanoğlu, "200'e yakın yazı, makale, deneme var, 12 kitap oldu ama ilk şiir kitabımı 2014'te çıkardım." diye konuştu.

İkinci şiir kitabının da bu sene okuyucuyla buluştuğunu kaydeden Orhanoğlu, "Bu şiirler 2000'li yılların başlarında sadece 'ip koptu' dizesiyle başladı. Kendimce her meyveden bir ağaç değilse bile kendi içinde meyveleri olgunlaştırarak gelişti ve nihayetinde 2016 yılında tamam dedim." ifadesini kullandı.

- "İstediğiniz için bir dizeyi yazamazsınız"

Şiirin diğer kitap ya da türlerden oldukça farklı olarak bambaşka bir şey olduğunu vurgulayan Orhanoğlu, "İstediğiniz için bir dizeyi yazamazsınız. O dize bir şekilde sizin için anlamı olan bir bütünlük halinde gelir ve siz de şiir üzerinde çalışırsınız." değerlendirmesini yaptı.

Mesnevi'den örnekler veren şair, "Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'unda anlatıcı dediğimiz şair yani Fuzuli kendi dünya görüşünden ya da kendi bakışından verir ama arada da kendi gördüklerini ya da düşündüklerini verir. 'Leyla şöyle der, Mecnun şöyle söyledi' der ve gazeller halinde verir. Aslında bu bir tragedyanın ya da tiyatral bir yapılanmanın sonucudur." dedi.

Kitabın yola çıkış hikayesine ilişkin bilgi veren Orhanoğlu, şiirde bir düşünceden hareket edilmesi gerektiğini kaydetti.

Hayrettin Orhanoğlu, şiirin yalnızca aşka teşmil edilebilecek bir tür olmadığını, kitabının da temel düşüncesinin bu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Hikayeciliğimden ya da romancılığımdan gelen bir alışkanlıkla temel bir kurgu üzerinden düşündüm ve şeytanın tanrıyla ve insanla olan ilişkisindeki tasavvurlarını bu kitapta topladım. Bir aşk kitabı değil, şiir yalnızca aşk şiirlerinden oluşmuyor, şiir bir düşüncedir, temel bir düşünceye yaslanır ve bu yaslanış şiiri bir yere taşır."

- "Eskiler imgeyi hayal diye tasavvur eder"

Akademik çalışmalarına ilişkin bilgi veren Orhanoğlu, her 6 ayda bir değişmesiyle 4 doktora tezi konusu olduğunu en son Edip Cansever'e karar verdiğini anlattı.

Çalışmasında imgenin geliş noktasına değinmeye çalıştığını ifade eden Orhanoğlu, "İmge bizde yalnızca Batıya bağlı bir düşünsel anlaşma ve kavram gibi düşünülür. Oysa eskiler bunu hayal diye tasavvur eder. İbn-i Arabi ile İbn-i Sina'nın ezeli tartışmaları vardır. Belirli bir tartışma alanı açmışlardır ve imge yani hayali sanat yapmadan nereye oturtulacağına dair çok uzun risalelere de imza atmışlardır." dedi.

İnsanın varlığını hissedişinden itibaren şiir yazdığını söyleyen şair, "Bunun eskisi ya da yenisi olmaz yalnızca kelimeler belki eskimiştir ya da artık kullanılmıyordur. Bugün bir Şeyh Galip'e baktığınız zaman 'Evet, bu olağanüstü bir şiirdir' dersiniz." şeklinde konuştu.

- "İmge üzerine yoğunlaştım"

Yayına hazırlanan çalışmalarına değinen Orhanoğlu, 1990'lı yılların 35 şairini yakalamaya çalıştığı "90lı yılların şiiri" eserinin yakın zamanda okuyucuyla buluşacağını söyledi.

Orhanoğlu, yine bu yıl içinde yayınlanması planlanan farklı çalışmalarının da bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"İmge atlası dediğim bir çalışma olacak, 700'e yakın kitabı taradım. Yaklaşık 200 şair antolojilere gitmeden biz nasıl şiir yazıyoruz ve hangi imge alanına doğru gidiyor diye bir çalışma. İmge üzerine yoğunlaştım, bunun sadece şiirdeki seyrini araştırmadım hikayelerde de yazmaya başladım. Sinemadaki imgeleri de araştırıyorum. Evde 2 tane masam var her birinde farklı çalışmalar var gördüğünüz gibi. İnsanın merak duygusu Cemil Meriç'in dediği gibi hevesle boğuşursa canı sıkılacak vakti yok."

- "Taşra insanın insanla yüzleştiği yerdir"

Taşra edebiyatıyla ilgilenen ve uzun yıllardır taşrada yaşayan Orhanoğlu, "Tabiatın içinde olmak güzel bir şey. Dünyanın İstanbul'dan ibaret olmadığını biliyoruz, taşrada bu yüzden fazla dergi çıktı daha önemlisi taşra insanın insanla yüzleştiği yerdir. Bir metropolde dostluklarla gidersiniz ve nihayetinde sınırlı ilişkiler içinde, beton duvarların arasındasınızdır." dedi.

Zaman zaman yaylaya, tepeye ya da bir kaleye çıktığını, denizin kenarında oturduğunu, insanlarla, öğrencileriyle, esnafla beraber oturup muhabbet ettiğini anlatan Hayrettin Orhanoğlu, yolda vakit kaybetmediği için okumaya çok zamanının kaldığını söyledi.

"İnsanın kafasının taşra olmaması önemli." diyen şair, dergilerin yüzde 90'ının İstanbul'da çıktığını ama o dergileri besleyen isimlerin hepsinin taşrada olduğu bilgisini paylaştı.

Orhanoğlu, "Bugün birçok derginin çıkış noktası İstanbul olabilir ama onu besleyen, şiir, öykü, yazı veren insanların hepsi şu anda Anadolu'dadır. Yine 1980-1990'lı yıllarda Anadolu'da yüzlerce dergi çıktı. İstanbul'u besleyen Anadoludur. İstanbul ruhunu besleyen de Anadoludur." değerlendirmesinde bulundu.