ANKARA (AA) - Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü  Orhan Koç, "Genç nüfuslara sahip olan ülkeleri bekleyen en büyük tehdit hızlı yaşlanmadır. Bizim genç nüfusa sahip olmamız çok büyük avantaj. Ancak bunu koruyabilmek, demografik bir dönüşümü genç nüfusla sürdürebilmek önemli." dedi.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca bir otelde düzenlenen Birinci Yaşlılık Şurası'nda, "Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Politikaları" başlıklı ikinci oturum, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü  Orhan Koç başkanlığında yapıldı.

Koç, açılış konuşmasında, yaşlılığın, tüm gelişmiş ülkelerin en önemli konularından biri olduğunu belirtti.

Bunun Türkiye için de önemli bir konu olduğuna işaret eden Koç, "Genç nüfuslara sahip olan ülkeleri bekleyen en büyük tehdit, hızlı yaşlanmadır. Bizim genç nüfusa sahip olmamız çok büyük avantaj. Ancak bunu koruyabilmek, demografik bir dönüşümü genç nüfusla sürdürebilmek önemli. Bu açıdan ülkemizde nüfusla ilgili yeni politikaların oluşturulması gerektiği, açık şekilde ortaya konmuştur." diye konuştu.

Şurada alınan kararlarla yapılan hizmetlerin çeşitlendirileceğini ve yaygınlaştırılacağını dile getiren Koç, geleceğe yönelik hedeflerin, burada alınan kararlarla en iyi şekilde planlanacağını söyledi.

Türkiye'de çok iyi bir sağlık ve bakım sistemi bulunduğunu, bu konuların da oturumda değerlendirileceğini kaydeden Koç, 6 başlıkta 7 oturumun yapılacağı komisyonlarda, 222 üyenin çalışacağı bilgisini verdi.

Orhan Koç, komisyonda çalışan akademisyenlere, kamu kurum ve temsilcilerine ve sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etti.

- "Politikamızda 80 yaş üzerindeki ihtiyarlar grubu, öncelikli grubu oluşturacak"

Türkiye, Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete de yaşlılığın başlangıcının kronolojik olarak 65 olarak ifade edildiğini ancak her ülke ve bölge için yaşlılığın farklılık gösterdiğini belirtti. Özmete, her bölgenin ve ülkenin, kendi sosyoekonomik ve kültürel koşulları çerçevesinde yaşlılığı tanımlaması ve buna ilişkin planlamalarını gerçekleştirmesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye'nin genç nüfus kapasitesini koruduğunu ancak yeni açıklanan verilere göre 65 yaş üstü nüfusun, genel nüfusun yüzde 8,8'ini oluşturduğunu ve Türkiye'de 7 milyonun üzerinde yaşlı bulunduğunu ifade eden Özmete, "Birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla yaşlıya sahibiz. Böyle değerlendirdiğimizde, bu nüfus grubunun ihtiyaçlarının yeniden gözden geçirilmesi ve buna yönelik hizmetlerin planlanması çok daha önemli hale gelmekte." diye konuştu.

Özmete, yaklaşık 3-4 yıl sonra Türkiye'de nüfusun yüzde 50'sinin 34 yaş ve daha üzerinde olacağını, bunun 2050 yılına gelindiğinde 43 yaşa yükseleceğini dile getirdi.

Her beş yaşlıdan birinin okur yazar olmadığını, eğitim seviyesi lise ve yükseköğretim mezunu olan yaşlı oranının daha düşük olduğunu belirten Özmete, "40-45 yaşında olup da bir sonraki dönemde yaşlı neslimizi oluşturacak yaşlı grubumuzun da eğitim seviyesinin daha yüksek olmasını beklemekteyiz." dedi.

Kadınlar ve erkekler arasında sağlık durumuna ilişkin büyük bir fark görüldüğünü anlatan Özmete, erkeklerin yarısından fazlasının, kadınların ise yaklaşık yüzde 40'ının sağlığından memnun olduğunu belirtti.

Özmete, alzaymır ve demans hastalığının görülme sıklığının hızlı bir şekilde arttığına, bu durumun 80 yaş üzerinde nüfusun artmasına bağlı olarak geliştiğine işaret etti.

- "İnternet kullanma oranı da yüzde 17'ye yükseldi"

Medeni durum açısından değerlendirildiğinde de kadınlar ve erkekler arasında ciddi bir fark var olduğuna dikkati çeken Özmete, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eşini kaybetmiş kadınların genellikle evlenmediği, bu nedenle de yalnız yaşama olasılığının arttığını görmekteyiz. Erkeklerin büyük çoğunluğu evli olarak yaşamına devam etmekte. İşte bu nedenle yalnız yaşayan yaşlı nüfusun yaklaşık yüzde 80'i kadınlar. Hem kadın olmak, hem yaşlı olmak, hem yoksul olmak bu durumda çoklu dezavantajlı grubu oluşturmakta. Yani sosyal politikalarımız ve hizmetlerimizde, yaşlı kadınlar ve 80 yaş üzerindeki ihtiyarlar öncelikli grubu oluşturacaktır."

Modern toplumda teknolojinin, hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini vurgulayan Özmete, bu açıdan da yaşlıların özellikle aktivitelerinin artırılması için teknolojiyi ve buna uyumlarını önemsediklerini kaydetti. Özmete, şunları söyledi:

"Ülkemizde son yıllarda dijital erişilebilirlikle ilgili çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Bunun da verilere yansıdığını görmekteyiz. Tabii beklenen düzeyde olmayabilir ancak bilgisayar kullanımının son 4 yılda yüzde 3,54 seviyesinde arttığını ve 2018 yılında bilgisayar kullanan yaşlıların oranının, yüzde 8 buçuğa yükseldiğini görmekteyiz. Yine internette ciddi bir artış var. Yaklaşık 2,5-3 katı kadar hatta. İnternet kullanma oranının da yüzde 5'ten, 2018 yılında yüzde 17'ye yükseldiğini görmekteyiz."

Oturumda, Güney Kore Seul Üniversitesi Gerontoloji Profesörü ve Oxford Üniversitesi Nüfus Yaşlanması Enstitüsünden Kıdemli Araştırmacı Prof. Dr. Asghar Zaidi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Bölge Müdürü Alanna Armitage, Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komitesi (UNESCAP), Sürdürülebilir Demografik Geçiş Bölümü, Sosyal Gelişme Bölümü Şefi Sabine Henning, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Program Yöneticisi Shruti Singh de birer konuşma yaptı.