Duayen Gazeteci Leblebicioğlu’yla hoş sohbet havasında gerçekleştirdiğimiz röportajımızda Gazetecilik mesleğini enine boyuna konuştuk.

Afyonkarahisar’da birçok çalışmada imzası olan Gazeteci Leblebicioğlu, yarım asırlık meslek hayatını anlatırken hem duygulandı hem de o günlerin heyecanını yaşadı. Küçüklükten beri yazmaya merakının olduğunu ifade eden Leblebicioğlu, lise yıllarında birçok özel habere imza attığını ifade etti. İletişim Fakültesinden mezun olduktan sonra bir süre ticaretle uğraşıp tekrar âşık olduğu mesleğe geri dönen Leblebicioğlu, hayatında severek ve heyecanlanarak yaptığı en güzel işin ‘Yazmak’ olduğunu söyledi. Leblebicioğlu, gazetecilik mesleğinin püf noktalarını sektörde yetişen yeni muhabirlere şöyle seslenerek aktardı: “Gazetecilik merak işidir. Bu mesleği yapıyorsanız aşkla yapmalısınız. Doğru, düzgün, tarafsız ve yapıcı olursanız her zaman ve her yerde saygı görürsünüz.” 

Sizi tanıyabilir miyiz?

1937 yılında Afyonkarahisar’da doğdum. 2 oğlum 1 kızım var. 

Gazetecilik mesleğine nasıl başladınız?

Küçük yaşlardan itibaren şiir okumaya çok ilgim vardı. Sürekli şiir okuyordum sonra bu merakım yazmaya dönüştü ve küçük yaşalar da şiir yazmaya başladım. Lise yıllarımda hem şiir yazıyordum hem haber yapıyordum. Lise yıllarım hep böyle geçti. Daha sonra üniversite sınavına girdim ve iktisat Fakültesi’ni kazandım.

Üniversite yıllarınızdan bahseder misiniz?

Üniversite notlarım çok yüksekti. Başarılı bir üniversite hayatım oldu. 1400 kişi üniversiteye başladık. 2. Sınıfa sadece 70 kişi geçtik. O dönemde iki bölüme başvurabiliyorduk. Ben de gazetecilik bölümüne başvurdum bizi kaydettiler. O bölümü de kayıt oldum. O zaman daktilo dersi vardı o derslere girdik kendimizi geliştirdik. 1959 yılında da mezun olduk. O dönem üniversiteden teklifler geldi ama ben Afyonkarahisar’a ailemin yanına döndüm. 

Afyon’a döndüğünüz de ne yaptınız?

Babamın iş yeri vardı onunla birlikte ticarete başladım. 7-8 yıl babamla çalışırken zaman zaman yine gazetelerde yazılar yazıyordum. Sonra Abdullah Hazer’den bana teklif geldi. Gazetelerde Yazı İşleri Müdürü olması gerekiyormuş 150 TL maaşla işe başladık. Bir süre çalıştıktan sonra bıraktım ve tekrar ticarete başladım.

Sonra nelere oldu?      

Ticaret hayatımızı sürdürürken Afyon’a tarih öğretmenimiz geldi. Ben de yanına gittim beni hemen tanıdı ve ‘sen şiir, yazı yazıyor musun’? Diye sordu. Ben de yaşadıklarımı anlattım. Daha sonra öğretmenizi uğurladıktan sonra mesleğe tekrar başladım. Çeşitli gazetelerde yine gün gün yazılar yazmaya başladım. 

Düzenli olarak ne zaman şiir ve tenkit yazılarına başladınız?

1987 yılında Türkeli Gazetesinde yazmaya başladım. 1987 yılından sonra yine şiir yazmaya da ağırlık vermeye başladım.

Peki, Galip Bey, 1987’den bu yana düzenli yazı ve şiir yazıyorsunuz. Yaklaşık 31 yıllık süre daha öncesi de var tabi.

O günden bugüne bu sektör de ne gibi değişiklikler oldu? 

O günlerle bugün arasında çok fazla teknik fark var. Önceden harfleri tek tek seçerek dizerdik. Biraz daha zordu. Bugünün gazetesinde o dönemde çıkarmanın imkanı yoktu. Çünkü harfleri dizip şeklini ayarlamak bir hayli zor işte. Şimdi öyle değil bilgisayarda bu işleri çok rahatlıkla yapabiliyorsun.

Size göre sektörün ne gibi zorlukları var? 

Ben muhabirlerin, yazarların bu sektörde çalışanların iyi para kazandığını sanmıyorum. Keşke şartlar daha iyi olsa. Çünkü gazeteciler gece demeden gündüz demeden her daim görev başında oluyorlar ya da göreve hazır bekliyorlar. Gazete sahipleri de aynı çok para kazanmıyor. Onlar da bazen zarar ediyor bazen kar.. Birbirini tamamlayıp gidiyor. Patronların da çalışanlar gibi işi zor. 

Gazetecilik nasıl bir iş?

Bu iş aşık olunursa güzel yapılır. Gazetecilik merak meselesidir. Doğru, düzgün ve tarafsız yapılması önemlidir. Bir gazeteci hiçbir zaman kötü niyetli olmaması lazım. Gazetecinin toplum önünde saygın olması lazım.

Sizce iyi bir gazeteci nasıl olmalıdır?

İyi gazeteci dikkatle okuması lazım. Kitap okuması lazım. Konusu ne olursa olsun okusun. Her konuda donanımlı olsun. Kendi gelen nasıl soru olursa olsun onun hakkında bir şeyler söyleyebilsin. Bir gazeteci ne kadar donanımlı olursa o kadar toplum tarafından saygı görür. Bir gazeteci hiçbir zaman bir siyasi partinin davulunu çalmaması lazım. Eğer o şekilde davranırsan o zaman o yazılarınız okunmaz. Her zaman tarafsız yazarsan o zaman okunursun ve toplumda en güzel saygıya layık görülürsün.