İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yükseköğretim Kurumları Sınavı 27-28 Haziran’da, Liselere Geçiş Sınavı 20 Haziran’da, Askeri Öğrenci Sınavı 14 Haziran’da yapılacaktır. Üniversiteler 15 Haziran’da akademik takvime dönebilecekler. Adliyeler, ara verilen duruşma, keşif, yargı süresi, uzlaştırmacı görevlendirmesi, icra-iflas takiplerinin durdurulması uygulamaları 15 Haziran’da sona erecek." dedi.

Erdoğan, Tarabya'daki Huber Köşkü'nde video konferans yöntemiyle düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, askerlik terhis işlemlerinin 31 Mayıs'ta başlayacağını söyledi.

Milli Savunma Bakanlığının atama, görevlendirme ve personel temin faaliyetlerinin 1 Haziran'da, celp işlemlerinin 5 Haziran’da, bedelli askerlik işlemlerinin ise 20 Haziran'da yeniden başlayacağını, belediyelerin kredi işlemleri ile İller Bankası ihalelerinin 27 Mayıs'ta yeniden açılacağını aktaran Erdoğan, "Salgın hastanelerinin sayıları 1 Haziran'dan itibaren azaltılarak, bu kuruluşların hasta kabulüne ve normal işleyişe başlamaları sağlanacaktır." diye konuştu.

Erdoğan, eğitimde attıkları adımları Sağlık Bakanlığının ve Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda belirlediklerini ifade ederek, "Buna göre, Yükseköğretim Kurumları Sınavı 27-28 Haziran’da, Liselere Geçiş Sınavı 20 Haziran’da, Askeri Öğrenci Sınavı 14 Haziran'da yapılacaktır. Üniversiteler 15 Haziran’da akademik takvime dönebilecekler. Adliyeler, ara verilen duruşma, keşif, yargı süresi, uzlaştırmacı görevlendirmesi, icra-iflas takiplerinin durdurulması uygulamaları 15 Haziran'da sona erecek." değerlendirmesini yaptı.

Sağlık Bakanlığının ve Bilim Kurulunun görüşlerine uygun şekilde hazırlanan normalleşme planını, daha önce de belirtiği gibi dinamik bir şekilde uygulayacaklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gelişmelere ve ihtiyaca göre, bazı tarihlerin öne alınması, bazılarının geriye bırakılması mümkündür. Ülkemizin, bu plan doğrultusunda ne zaman arzu ettiğimiz düzeyde normalleşeceğinin kararını 83 milyon hep birlikte vereceğiz. Şayet, Sağlık Bakanlığının hazırladığı rehberlerdeki kurallara riayeti en üst düzeyde tutarsak, bu süreç daha hızlı olacaktır. Ancak, kurallara uyulmaması ve Allah göstermesin, salgının yeniden yayılması halinde, çok daha sert tedbirlere başvurmak zorunda kalabiliriz. Dünyada salgını önce kontrol altına alıp, sonra kurallara yeteri kadar uymadıkları için yeniden meşum hastalığın pençesine düşen ülke örnekleri vardır. İnşallah biz böyle bir duruma düşmeyeceğiz.

Tedbirsiz tevekkül cehalet alametidir. Biz, salgınla mücadele için bilim insanlarımızın söylediği her tedbiri harfiyen yerine getirmek suretiyle, Allah'ın bir kaderinden bir diğer kaderine sığınacağız. Salgın hastalığın olduğu yerde veya olduğu yere gidilmemesi, bulunulan yerde salgın hastalık varsa oradan da çıkılmamasını tavsiye eden bir Peygamberin ümmetine yakışan işte budur. Dünyanın özellikle salgın sonrası, hiçbir bakımdan asla yeniden eskisi gibi olamayacağı bir dönemden geçtiğimizi unutmamalıyız. Bu sürecin ülkemizde de siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel her türlü alanda yeni bir silkinişe, yeni bir uyanışa, yeni bir dirilişe vesile olmasını diliyoruz. Çünkü ülkemizde, maalesef, tek parti devrinden beri bu millete maddi-manevi eziyet eden bir anlayışın, salgın günlerinde dahi içindeki kini, nefreti, karanlığı ortalığa saçmaktan geri durmayan örnekleriyle karşılaşıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli iradenin üstünlüğünü, demokrasiyi, hakkı, hukuku, adaleti, sandığı hazmedemeyen bu faşist zihniyetin hala vesayet, darbe ve cunta özlemiyle yanıp tutuştuğunu bildirdi.

"CHP yöneticilerinin sadece son bir haftadaki beyanlarını alt alta koyduğunuzda ortaya çıkan tablo bize bunu söylüyor." diyen Erdoğan, bu zihniyetin ülkenin 70 yıllık demokrasi tecrübesinden zerre kadar nasiplenmediğinin anlaşıldığını kaydetti.

Erdoğan, "Demokratik yöntemlerle iktidara gelmek yerine, darbeyle ülkenin yönetimini gasbetme hevesiyle hareket edenler, 15 Temmuz’da milletten aldıkları derse rağmen aynı yolda yürümekte ısrar ediyorlar. Sadece son günlerdeki kötü örnekler bile, karşımızdaki hastalıklı zihniyetin asla iflah olmayacağının delilidir." diye konuştu.

- "Sürekli iftira atılarak, insanların mahremiyetine girilerek siyaset yapılmaz."

CHP yöneticilerinin "siyaset" diye sergiledikleri tavırların dünyanın hiçbir yerinde demokrasiyle, hukukla ve hatta insanlıkla bağdaşmayacağına dikkati çeken Erdoğan, "Sürekli yalan söyleyerek siyaset yapılmaz. Sürekli yanlış bilgilerle insanlar haksızca itham edilerek siyaset yapılmaz. Sürekli iftira atılarak, insanların mahremiyetine girilerek siyaset yapılmaz. Doğru olmadığını çok iyi bildikleri konuları, pervasızca ve yol açtığı sosyal, siyasi, ekonomik sonuçları umursamadan tartışmaya açanların yaptıkları işin adı siyaset değildir. Gerçi bunların kasetle göreve gelmiş genel başkanları da yıllardır aynı yöntemleri kullanıyor. Hal böyle olunca yardımcılarına, il başkanlarına diyecek söz bulamıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, CHP’nin bu tarzı yüzünden, yeni nesillerin siyasetten soğumasından endişe ettiklerini belirterek, kadınları ve gençleri siyasi karar alma mekanizmalarında daha etkin şekilde yer almaya davet ederken bu tür kötü örneklerin gayretlerini sekteye uğratmasına asla izin veremeyeceklerini söyledi.

"Siyasetin kalitesini artırmanın yolu, bu kirli zihniyeti ülkemizden tasfiye etmekten geçiyor." ifadelerini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Aziz milletim... CHP yöneticileri ile aynı zihniyetin medyadaki ve diğer mahfillerdeki mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum. Beyhude yere uğraşmayın. Türk Milleti, sizi ne o sandıktan çıkartır, ne de sırtınızı yaslamaya çalıştığınız darbecilere meydanı bırakır. Çünkü siz kesinlikle milli değilsiniz, yerliliğiniz de tartışılır. Çünkü siz bu halkın inancına, tarihine, kültürüne, gönül dünyasındaki sızılara saygılı değilsiniz. Çünkü siz bu ülkede ne kadar bozguncu, ne kadar sapkın, ne kadar azgın varsa hep onlarla birlikte oldunuz, asla milletin safında yer almadınız. Çünkü sizin ne tarihi, ne manevi, ne ahlaki bir nirengi noktanız, omurganız, davanız, kavganız var. Çünkü siz mitolojideki sadece düşmanlıktan, nefretten, korkudan, kargaşadan, acıdan beslenen yaratıklar gibisiniz. Ne bu ülkeye ne bu millete ne insanlığa dokunan en küçük bir faydanız olmadığı gibi verdiğiniz zararların haddi hesabı yok."

(Sürecek)