İSTANBUL (AA) - AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, kullandığı makam aracıyla ilgili iddiaları ve tartışmaları esefle izlediğini belirterek, "Ben 17 yıldır bu ülkeye hizmet ediyorum. Milyarlarca lira bütçe yönettim. Her kuruşun hesabını verdim. Bundan sonra da vermeye hazırım. Olayları çarpıtmaya gerek yok." dedi.

Yıldırım, Doğu Güneydoğu Anadolu Kalkınma Vakfı üyeleriyle Tuzla Ay Yıldız Sosyal Tesisleri'nde yaptığı toplantının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Anadolu ve Avrupa Yakası Hafriyatçılar Derneklerinin başkanlarıyla da birlikte olduklarını dile getiren Yıldırım, bu sektördeki insanların sorunlarına duyarsız kalmayacaklarını söyledi.

Hafriyatçıların; İstanbul'un inşası, imarı, güzelleştirilmesi gibi pek çok konuda büyük katkıları olduğunu aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:

"İstanbul'un yükünü taşıyorlar. Onların sorunu bizim sorunumuzdur. Sorunun ana kaynağı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının mevzuatından geliyor. Mevzuatın iyi anlaşılmaması, uygulanamaması sebebiyle büyük cezalarla karşı karşıya gelmiş durumdalar. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kesmiş olduğu cezalar var. Bugüne kadar tahakkuk edilmiş ceza miktarı 300 milyon civarında. 60 bin kişinin doğrudan çalıştığı, 15 bin kamyonun, 3 bin iş makinesinin gece gündüz çalıştığı ve 200 bin aileye hizmet eden bu önemli sektörün sorunlarına duyarsız kalamayız. Şimdi de makul olmayan bu cezaların bir şekilde halledilmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bu bir yasal düzenleme meselesidir. İnşallah pazar günkü seçimlerde İstanbulluların desteğiyle belediye başkanı olursak öncelikli olarak ele alacağız. Olmasak da fark etmez. Vatandaşımızın derdi bizim derdimizdir. Onların yanında bu mücadeleye devam edeceğiz."

- "Bizim işimiz değil, mahkemelerin işidir"

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sancaktepe'de bir açıklama yaptı. 'Valimiz seçim sonrası hukuki süreçte hakkını arayacaktır. Bu süreç Ekrem İmamoğlu'nun önünü de kesebilir, yargının kararıyla' dedi. Siz neler söylersiniz bu konuyla ilgili?" sorusuna Yıldırım, şu cevabı verdi:

"Türkiye bir hukuk devleti. Eğer birisi mağdur olmuşsa tabii ki hakkını arayacaktır. Ordu Valisi de olabilir, sade bir vatandaş da olabilir, bir belediye başkanı da olabilir. Türkiye adalet sistemi içerisinde bu meseleler ele alınır ve sonuç ortaya çıkar. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Peşinen kime ne karar verileceğini söylemek adil olmaz. Bizim işimiz değil, mahkemelerin işidir."

Moderatör İsmail Küçükkaya ile CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun bir otelde görüşmesinin sorulması üzerine Yıldırım, "Bana yüz yüze görüşme konusunda bir talep gelmedi. Benim de 'Yüz yüze görüşmek istemiyorum.' diye bir dönüşüm de yok. Bu işi evirip çevirmeye de lüzum yok. Yapılan iş siyaseten gayriahlaki bir iştir. Adayın birinin moderatörle bir mekanda görüşmüş olması kabul edilebilir bir şey değildir. Adayın güvenilirliğine gölge düşürmüştür." ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal'ın, "Moderatörün iki adayla görüşmesini biz söyledik." dediğinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:

"Doğrudur. İki adayla görüşülmesini onlar söyledi. Ama adayın biriyle yüz yüze, bir mekandan görüşülmesi, diğeriyle telefonda görüşülmesi, her halde onların fikri değil. Yani Mahir Bey, 'Bizim adayla telefonda görüşseniz de olur. Ekrem Bey ile oturun yüz yüze konuşun, değerlendirme yapın mı?' demiş. Mesele burada adil ve eşit mesafede durmak. Onun dışındakiler teferruattır."

- "Olayları çarpıtmaya gerek yok"

Binali Yıldırım, kullandığı makam aracıyla ilgili iddialara ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:

"Ben bu tartışmaları esefle izliyorum. Benim hakkımda başka buldukları bir şeyi olmayanlar, aracım, Başbakanlık evinde oturduğum gibi hakikati olmayan konularla uğraşıyorlar. Ben 17 yıldır bu ülkeye hizmet ediyorum. Milyarlarca lira bütçe yönettim. Her kuruşun hesabını verdim. Bundan sonra da vermeye hazırım. Olayları çarpıtmaya gerek yok. Bu ülkede Başbakanlık yapmış, Meclis Başkanlığı yapmış herkese, şahsına, gece-gündüz, 24 saat, hiçbir kısıtlamaya mahal olmadan araç verilir. Korumalar verilir. Kaldı ki, ben bunları en asgari düzeye indirmiş durumdayım. Bu konuda zaten haksız bir saldırıyla karşı karşıya olduğum için koruma bile doğru dürüst yanımda taşımıyorum. Bütün bu düzenlemeler benim dışımda yapılan şeyler. İstesem de bunları ret edemem. Çünkü, ben Türkiye Cumhuriyeti'nin 15 Temmuz darbesini yaşamış bir Başbakanım. Bu konuların gündeme getirilmesini kınıyorum."

Yıldırım, sosyal medya hesabında aylık mavi kartı indirimi yapılacağına ilişkin bir bilgiyi paylaştığı hususunda "Daha önce öğrencilere indirim yapılmıştı. Şimdi, normal aylık abonman mavi kartını da 205 liradan 165 liraya indireceğiz. Böylece 500 bin civarında aylık mavi kart olan bütün İstanbullular, bu indirimden yararlanmış olacaklar." ifadelerini kullandı.