Anız yangınlarının tarım arazilerindeki canlıları yok ederek verimliliği azaltmakla beraber çölleşmenin önünü açan bir uygulama olduğunu söyledi.

Türkiye’nin farklı iklim kuşaklarını içinde barındırdığını bununla birlikte farklı bölgelerde farklı tarımsal ürünlerin yetiştirildiğini belirten TEMA Vakfı Afyonkarahisar İl temsilcisi Önder Çelik, çiftçilerin hasat sonrasında anız yakarak araziyi temizlemesinin doğru bir uygulama olmadığını dile getirdi. Anahaber Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan TEMA Vakfı Afyonkarahisar İl temsilcisi Önder Çelik; “Türkiye farklı iklim çeşitliliklerini içinde barındıran bir ülke. Bir tarafta Akdeniz İklimi dediğimiz iklim çeşitliliği ile beraber o bölgelerde deniz turizmi yaygınken buna bağlı olarak da bir tarım ülkesiyiz. Buna bağlı olarak da tarım ülkesi olmamız nedeniyle ülkemizin farklı coğrafyalarında tarımsal ürünler ekilmekte ve dikilmekte” dedi.

“BÜYÜK ORMAN YANGINLARININ BAŞLICA SEBEBİ”

Ülkemizde meydana gelen orman yangınları ve anız yangınlarının iki farklı sebebi olduğunu belirten Çelik; “Anız yangınlarına bakıldığında, ülkemizin tarımsal çeşitliliğine bakıldığında buğday, arpa gibi tarım ürünleri kuru tarım dediğimiz sulama imkanı olmayan arazilerde genellikle yapılmakta. Bunlarda ormanlarımızın ve yoğun bitki örtüsünün bulunduğu coğrafyamızın eteklerindedir. Çiftçilerimiz hasat sonrasında arazilerini bir sonraki yıla hazırlamak, sürmek gibi bir takım çalışmaları yapmak yerine anızları yakmayı tercih etmekteler. Anız yangınları da kontrol altına alınamadığı için orman arazilerine sıçrayan yangınlar sonucunda da ciddi anlamda yaşanan büyük orman yangınları sonucunda da orman varlığımızda da önemli kayıplar yaşanmakta. Orman yangınlarının bir diğer nedeni de orman arazilerinde piknik yapan vatandaşların kontrolsüz ateş yakması veya yaktığı ateşi söndürmemesi nedeniyle çıkan orman yangınlarıyla ormandaki habitatın yok olmasına da neden olmakta. Her iki uygulamanın orman varlığına verdiği zarar oldukça büyük” diye konuştu.

“YILLARCA EMEK VERİLEREK OLUŞTURULAN ORMANLAR BİR KIVILCIMLA YOK OLUYOR”

Orman yangınlarının önlenmesiyle ilgili yoğun çaba harcayan Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın orman varlığını artırmaya yönelik ağaçlandırma çalışmalarına da son yıllarda hız verdiğini belirten TEMA Vakfı İl Temsilcisi Önder Çelik; “Orman varlığının artırılması için önemli çalışmalar yapılıyor. Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu öncülüğünde orman ve Su İşleri Bakanlığı ağaçlandırma seferberliği başlatırken, dernekler ve vatandaşlar da bu konuda kendi imkanları dahilinde girişimlerde bulunuyorlar. Son yıllarda atılan bu adımlarla birlikte dünya genelinde ağaçlandırma bakımından ön sıralarda yer alan bir ülkeyiz. Bakanlık, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların girişimleri ile orman alanlarının artırılması için ağaçlandırma çalışmalarının yapılmasına karşılık anız yangınları ve piknik ateşinin neden olduğu orman yangınları tüm emeklerin yok olmasına neden oluyor. Bu nedenle çiftçilerimizin anız yakmamalarını ve vatandaşlarımızın da piknik ateşini kontrollü bir şekilde söndürerek yıllar süren emekleri bir kıvılcımla yok etmemelerini istiyoruz” dedi.

“EKO SİSTEM BOZULUNCA KİMYASALLAR DEVREYE GİRİYOR”

Anız yangınları ile ilgili bir başka önemli detayın da bulunduğunu belirten TEMA Vakfı İl temsilcisi Önder Çelik; “Yıllardır Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda Tarım ev Hayvancılık Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları anız yakmanın toprak verimliliğini azalttığını, toprakta yarattığı olumsuz etkileri anlatmaya çalışıyor. Buna rağmen çiftçilerimiz biraz daha mazot yakıp toprağı işlemek yerine anız yakarak eko sistemi yok etmeye yönelik bir kolay uygulamaya gidiyor. Bu uygulama ile toprak içerisinde bulunan ve tarım ürünlerinin gelişmesine katkı sunan canlıların yüksek ısı ile yok olmasına neden olan bir uygulamadır anız yangını. Toprakta bulunan bir çok mikro organizma bir sonraki ekimde ürünün daha verimli olması, hasatın daha verimli olması açısından faydası olan eko sistemin parçası diyeceğimiz canlılar. Toprağın en verimli olduğu tabaka üstte bulunan 15 cm ‘lik kısımdır. Bu tabakada bulunan canlı hayatı anız sırasındaki yüksek sıcaklığa bağlı olarak yok olmakta. Bu nedenle de bir sonraki yıl ürünü daha fazla alabilmek adına daha fazla gübre kullanılmakta, biyolojik mücadele gösteremediği için de zirai ilaçlar toprağa atılmak mecburiyetinde kalınıyor” ifadelerini kullandı.

“BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK YOK OLUYORSA EROZYONUN ÖNÜ AÇILIYOR”

Son 30 yılda tarım arazilerinin büyük bir kısmının kaybedildiğini dile getiren TEMA Vakfı Afyonkarahisar İl Temsilcisi Önder Çelik, yaşanan kaybın geri dönülemez bir kayıp olduğunu söyledi. Çelik; “Ülkemizde son 30 yılda tarım arazilerinin büyük bir kısmını kaybettik. Tarımsal ürün verimliliğinde bir artışımız var ancak bu artış mekanizasyona bağlı bir artış. İyi bir mekanizasyonla biz toprağımızı iyi işler hale gelebildik fakat tarımsal arazideki kaybımız geri dönülemez bir kayıp. Kaybettiğimiz toprağı yeniden elde etme şansımız yok. Bu kayıpların bir kısmının sebebi de anız yangınları. Anız yakarak, toprağa zarar vererek o noktada çölleşmenin önünü açmış oluyoruz. Orada biyolojik çeşitliliği yok etmiş oluyoruz. Biyolojik çeşitliliği yok ettiğimiz zaman da rüzgar erozyonu, su erozyonu ve buna bağlı olarak büyük toprak erozyonları olmaktadır. Tarım arazilerinde sadece gelecek yılki verimliliği korumak için değil eko sistemi de korumak için anız yakmamak gerekiyor. Anız yakarak aslında kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz” diye konuştu.