Umurbey Mahallesi, Demirciler Çarşısı içerisinde 17. yüzyılda Kadı Abdullah Efendi ile yemenici esnafı tarafından iki katlı yaptırılan tarihi Taşhan, uzun yıllar kent ticaretine hizmet etti.  "Hoca Üveys Hanı" ile "Alem-i Çarşı" olarak da bilinen Taşhan'ın sıralı moloz taşlardan kagir olarak yapılan binasının aralarında tuğla dizileri ile kara biçimindeki avlusu dikkati çekiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2018'de restorasyonu tamamlanan Taşhan Alem-i Çarşı, kentte unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarının ustalarının hünerlerini sergilediği ve satış yaptığı bir mekan haline dönüştü.

BİR HAYALİN HİKAYESİ

Üniversite mezunu olan 40 yaşındaki Fatma Kıvrak, eğitim aldığı tarihi Taş Medrese'de hobi olarak başladığı dericilik kurslarında el işçiliği konusunda kendini yetiştirdi. Alem-i Çarşı'nın ikinci katında el işçiliğiyle deriden yemeni, çanta ve hediyelik eşyalar yapan Kıvrak'ın dükkanı açma hikayesi girişimciliğin yanı sıra bir kadının cesaretini de göz önüne seriyor. Taşhan'da açtığı deri atölyesinin bir hayalin hikayesi olduğunu dile getiren Kıvrak, işsiz kaldığım dönemde restorasyonu bitmiş Taşhan'ın kiralanacak atölyelerin ilanlarını görmesinin ardından "Benim de burada bir atölyem olsun." diye hayal kurduğunu söyledi. Kıvrak, iş ararken han yetkilileriyle yaptığı görüşmede, deriden ürünler yaptığını anlattığı sırada kendisine Taşhan'da deri atölyesi açılması teklifinde bulunulduğunu aktararak şöyle devam etti: "Bu teklif çok güzeldi ama benim hiç bir şekilde sermayem yoktu. O sırada da cebimde 2 lira vardı. Afyonkarahisar'da da dolmuş ücretleri 2 lira 25 kuruş. Yani benim eve gitmek için 25 kuruşum da eksik. O sırada nasıl oldu? Kime güvendim, neye inandım bilmiyorum atölyenin anahtarını aldım ve çıktım. Bedava internet kullanabileceğim bir kafeye gittim ve arkadaşlarıma 'İş yeri açıyorum.' diye mesajlar attım."

"HAYALDİ VE GERÇEK OLDU"

Kıvrak, ertesi gün Taşhan'da deri atölyesinin anahtarıyla kapısını açtıktan sonra kısa sürede arkadaşlarının raf, kırtasiye gibi malzemeleri temin ettiğini anlattı. "Param olsaydı bu atölyeyi açamazdım" diyen Kıvrak, şöyle devam etti: "Taş Medrese'deki ustam ile Taşhan'daki yöneticiler, bana büyük destek oldu. Burası sıfırdan kuruldu. O süreçten bugüne kadar, yaklaşık 2 yılımızı doldurduk. Burada 7 gün 24 saat, sabahlara kadar çalıştığım günler oldu. Şimdi de çok şükür o çabalarımın karşılığını alıyorum. Burada mutluyum, hayaldi ve gerçek oldu. Atölyemin içerisine giren herkesi de müşteri olarak bakmıyorum. Çok şükür kapımdan içeri giren herkesle aile olmayı başardım. Bu ailem de zamanla büyüyor." Hedefinin artık zanaatlarının yaşamasını sağlamak olduğuna değinen Kıvrak, "Müşterimizin kendi istekleri doğrultusunda deriden ürünler yapıyorum. Böyle olunca da Antalya, İstanbul, Adana başta olmak üzere Türkiye'nin pek çok şehrinden siparişler alıyorum ayrıca İtalya, Almanya ve ABD'ye deriden ürünler gönderdim." dedi.