İSTANBUL (AA) - Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği (TBYM) tarafından düzenlenen "5. İstanbul Fellowship" (Uluslararası Telif Zirvesi) devam ediyor.

Program kapsamın gerçekleştirilen "Türk Edebiyatı ve Yayıncılığının Uluslararası Yolculuğu" başlıklı semineri Akdem Telif Hakları Ajansı Koordinatörü Muhammed Ağırakça yönetti.

Seminerde konuşan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. İskender Pala, yayıncıların İstanbul'da buluşmasının önemine dikkati çekerek, "Bir yazarın sadece kendi kültürüne ait bir bilgi, sanat, estetik, anlayış, medeniyet yazısını, sayfasını kelimesini, cümlesini veya hecesini sadece kendi kültürüyle paylaşması bir şeydir. Ama bir başka kültürle paylaşması çok şeydir." ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Pala, bir yazar olarak yayıncıların İstanbul Fellowship'te bulunmasından mutluluk duyduğunu belirterek, "Yurt dışından gelen yayıncılar kendi medeniyetine, kendi kültürüne yansıtacağı değerleri ve o değerler etrafında kendi insanını nasıl yükseltilebileceğini düşünür." dedi.

İstanbul'un hikaye yazmak ve bulmak isteyenler için çok zengin bir şehir olduğunu anlatan Pala, "Ekonomisi, siyasi durumu ve dünya konjonktüründeki yeri itibarıyla Türkiye, bir yazara çok büyük imkanlar sunabilen bir ülke." diye konuştu.

Kitaplarının yabancı dillere tercüme edilmesi sürecinde yaşanan olaylardan örnekler veren Pala, dünyanın pek çok ülkesinde var olan Türk edebiyatının doğru tanınması ve doğru şekilde algılanması ön yargılarının bırakılması gerektiğini vurguladı.

Türkiye'nin doğru tanınması için Türkçe'den daha çok sayıda kitabın tercüme edilmesi gerektiğini dile getiren Pala, "Türkiye'deki pek çok yazarın, hangi fikir ve düşüncede olursa olsun yeni Türkiye'nin sesi olduğunun farkına varın." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye artık yayıncılığı sadece kendi içinde döndüren bir ülke değil"

İTO Yönetim Kurulu Üyesi ve YAYFED Yönetim Kurulu Başkanı Münir Üstün de yaklaşık 32 yıldır yayın dünyasının içinde olduğunu, yaklaşık 20 yıldır da kendi markalarıyla Türk kültür, sanat ve edebiyat hayatına hizmet vermeye çalıştıklarını söyledi.

Türkiye'deki çeviri oranlarının pek çok ülkeye göre yüksek olduğunu anımsatan Üstün, "Biz algıları çok açık olan, global dünyayı çok yakından takip eden bir ülkeyiz. Türkiye artık içine kapalı ve yayıncılığı sadece kendi içinde döndüren bir ülke değil. Yayıncılıkta özellikle son 10 yılda yaşanan gelişmeler, inanılmaz bir dönüşüme yol açtı. Yayıncılarımız artık yurt dışına gayet öz güvenli bir şekilde gidiyorlar." diye konuştu.

- "Önemli olanın yurt dışındaki yayıncıların Türkiye'de ne aradıkları"

Basın Yayın Birliği (BYB) Başkanı Emrah Kısakürek ise üçüncü nesil bir yayıncı olduğunu belirterek, "Dedem Necip Fazıl Kısakürek, 1943 yılında Büyük Doğu isminde bir dergi çıkartmaya başlamış. Zamanın fikir ve edebiyat dergisi olarak yayınını 1978 yılına kadar sürdürmüş. Fakat yayınlandığı eserleri, şiirlerini, hikayelerini, fikirlerini kendi yayınevinden yayınlama arzusuyla 1973 yılında Büyük Doğu Yayınları diye bir yayınevi kurmuş, ben de o yayınevinin üçüncü nesil temsilcisiyim." ifadelerini kullandı.

Sadece bir yazarın kitabını satan, dünyaya pazarlamaya çalışan bir yayıncı olduğunu dile getiren Kısakürek, "Buradaki yayıncıların büyük çoğunluğu kendi ellerindekini sizlere anlatmaya çalışıyor." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da konuşmalarında zaman zaman dedesinin şiirlerini okuduğunu anımsatan Kısakürek, asıl önemli olanın yurt dışındaki yayıncıların Türkiye'deki yayınlar arasında ne aradıkları olduğunu vurguladı.

Londra'da bir yayınevi temsilcisinin kataloğunu inceledikten sonra Necip Fazıl Kısakürek'in 1939-1945 yılları arasında yazdığı makaleleri almak istediğini kaydeden Kısakürek, "Yayıncı, 'İngiltere'de İkinci Dünya Savaşı önemli bir konu. İkinci Dünya Savaşı ile ilgili bir Türk yazar tarafından yazılmış yazılar, bizim kamuoyumuzda dikkat çeker, bununla başlayıp sonra şiirlerini anlatabilirim.' dedi. Bizler evet hikayemizi, romanımızı anlatmak istiyoruz ama sizlerin de ne aradığı bizler için önemli." dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığının 2005'te başlattığı TEDA projesi sayesinde yurt dışında çok daha fazla Türk eserinin yayınlanmaya başladığını söyleyen Kısakürek, 700 farklı yazarın eserinin 61 farklı dile çevrildiğini anlattı.

Kısakürek, Türkiye'deki çağdaş yazarların ilgi görmesinin ardından, yurt dışındaki yayıncıların zamanla Türk edebiyatındaki klasik eserlere de ilgi göstermeye başladığını sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından TBYM Başkanı Mustafa Doğru, seminerde konuşma yapan İskender Pala, Emrah Kısakürek, Münir Üstün ve Muhammed Ağırakça'ya plaket takdim etti.

Ardından yurt içinden ve dışından programa katılım sağlayan Türk ve yabancı yayıncılar, kendilerine ayrılan alana geçerek, telif görüşmelerine başladı.

Türkiye ve dünyadan yayınevi yöneticisi, editör, telif ajansı yetkilisi, yayımcı meslek birlikleri ile sivil toplum kuruluşu temsilcilerini İstanbul'da bir araya getiren program, 5 Mart'ta sona erecek.