İSTANBUL (AA) - Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz, eğitim seviyesi düşük ve evlilik hayatı boyunca hiç çalışmamış bir kadının boşanma kararını almasını gerektirecek birçok neden varken, gelecek tepkiyi ve karşılaşabileceği sorunları düşündüğünde boşanma kararını almasının zorlaştığını belirterek, "Bu olgu, kadının sosyo-ekonomik olarak güçlenmesinin gerekliliğini de bize bir kez daha göstermektedir." dedi.

Yılmaz, KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir, KADEM ile İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Araştırma Merkezi iş birliğinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Konferans Salonu'nda düzenlenen 4. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi'nde gazetecilere açıklama yaptı.

Yılmaz, bu yılki kongreyi "boşanma" temasıyla düzenlediklerine değinerek, boşanmanın sadece boşanan kişi ve bireylerin ilgilendiren bir konu olmadığını dile getirdi.

Boşanma gerçekleştiğinde bireylerin, ailenin, çocukların ve toplumun etkilendiğini anlatan Yılmaz, boşanmayı ortaya çıkaran sebeplerin neler olduğu üzerine yoğunlaşmak amacıyla kongrede "boşanma" temasının işlendiğini kaydetti.

Yılmaz, aileyi ayakta tutan devletlerin, toplulukların sürdürülebilir olduğunu belirterek, "Aileyi koruyacak mekanizmaları üretmek üzere sivil toplum olarak ve akademi olarak sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum." dedi.

Kongrenin açılışında yaptığı konuşmada Yılmaz, aile kurumunun, bireyi toplumsal hayata ve bu toplumsal hayattaki değişimlere hazırlaması ve toplumun devamlılığını sağlaması açısından her toplumda önem verilen bir kurum olduğuna değinerek, şöyle devam etti:

"Bu nedenle evlilik kurumu din, hukuk ve ahlak kuralları tarafından da desteklenerek, boşanma olgusunun önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Ancak çiftler arasında kültürel farkların olması, çiftlerin evlilik kurumundan beklentilerini karşılayamaması, aile içi şiddetin yaşanması ya da şiddetli geçimsizlik gibi nedenlerle aile birliğinin sarsılması durumunda boşanma ortaya çıkmaktadır. Aile birliğinin korunmasının gerekliliğini savunmakla birlikte burada sağlıklı bir ailenin devam ettirilmesi gerektiğini vurgulamak gerekiyor. Aile birliği ile aile fertleri için daha sağlıklı, rahat ve huzurlu bir hayat amaçlanır, bu amaç sağlandığında sağlıklı bir aileden bahsetmek mümkündür. Ne yazık ki her aile 'sağlıklı aile' değil. Aile birliği devam ettiği sürece fertlerin bedeni, akli, sosyal, mesleki sorunların gelişme riski ortaya çıkabiliyor. Bu risklerin neden ortaya çıktığı yani boşanmanın nedenlerinin neler olduğu bilinmeden 'sağlıklı aile'yi inşa edemeyiz."

Kongre öncesinde boşanma konusu üzerinde bazı çalışmalar yaptıklarını, hukuk, adli tıp, psikoloji, sosyoloji gibi birçok alandan konunun uzmanlarıyla görüştüklerini, boşanmış kişilerle ve uzmanlarla odak grup toplantıları gerçekleştirdiklerini anlatan Yılmaz, "Uzmanlarla yaptığımız görüşmelerden çıkan sonuç boşanmaların en önemli nedeninin sadakatsizlik olduğunu gösteriyor. Aile içi şiddet, kıskançlık, çocuğun yetiştirilmesi konusundaki anlaşmazlıklar, bunlar aslında aşina olduğumuz nedenler. Fakat günümüzde sosyal medya aile birliğini sarsan bu olgulara yeni bir boyut katmış durumda. Aşırı maddiyat beklentisi de çiftleri boşanmaya götüren yeni bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Bu yeni durumlara nasıl tepki vereceğimizi, ne gibi önlemler almamız gerektiğini iyi belirlenmeli." diye konuştu.

Yılmaz, boşanma sürecinde ve sonrasında erkeklere oranla daha çok zarar gören tarafın kadınlar olduğuna dikkati çekerek, "Kuşkusuz boşanmanın ardından hem kadınlar hem de erkekler ciddi, örseleyici sorunlar yaşamaktadırlar. Boşanmaya cinsiyetçi olarak yaklaşmak istemiyorum. Boşanmanın ortaya çıkardığı sonuç kadını ne kadar mağdur ediyorsa, erkeği de o kadar mağdur etmektedir. Ancak hepsinden daha çok çocukları mağdur etmektedir. Boşanmış kadınların sorunlarının erkeklerin sorunlarından büyük ölçüde farklılaştığı ve çoğu kez sorunların kadınlar tarafından daha yoğun yaşandığına ilişkin ilgili literatürün de ortaya koyduğu makaleler var. Eğitim seviyesi düşük ve evlilik hayatı boyunca hiç çalışmamış bir kadın boşanma kararını almasını gerektirecek birçok neden varken gelecek tepkiyi ve karşılaşabileceği sorunları düşündüğünde boşanma kararını almak daha da zorlaşmaktadır. Bu olgu, kadının sosyo-ekonomik olarak güçlenmesinin gerekliliğini de bize bir kez daha göstermektedir." dedi.

- "Evlilik hayat boyu bir yoldaşlık hedeflenerek açık bir iletişim zemininde yapılmalıdır"

KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar da birçok toplumsal sorunun nedeninin aile kurumundaki bozukluklara dayandığını belirterek, sürdürülebilir, huzurlu aile ortamının gerçekleşmesi, yaygınlaşması konusunda KADEM'in sorumluluğu olduğunu dile getirdi.

Sorumluluğun bilinciyle bu yılki kongrede "boşanma" konusunu ele almaya karar verdiklerini ifade eden Bayraktar, şöyle konuştu:

"Biz, 'Boşanma külliyen kötüdür, külliyen engellenmelidir.' gibi sığ bir bakış açısına sahip değiliz. Öyle zamanlar oluyor ki özellikle şiddet vakalarında, artık ailenin ve bireylerinin zarar görmeye başladığı noktada bazen boşanmanın suhuletle gerçekleştirilmesi, hayat kurtarıcı olabiliyor. Ama tabii bunun haricinde aslolan evliliğin sürdürülebilirliğinin sağlanması. Çünkü huzur bir toplumun inşası için huzurlu aileler vazgeçilmez bir şart. Biz, sürdürebilir ailelerin kurulması için düzgün evlilikler ilk baştan nasıl inşa edilebilir konusuna yoğunlaşmalıyız. Gelip geçici duygularla, ekonomik veya faydacı dürtülerle girişilecek bir iş değildir evlilik. Evlilik gerçekçi olarak hayat boyu bir yoldaşlık hedeflenerek açık bir iletişim zemininde yapılmalıdır."

Bayraktar, kongrede boşanmaya götüren nedenler, bunların nasıl engellenebileceği ve boşanmaya mecbur kalındıysa bunun sağlıklı şekilde gerçekleştirilmesi konularını ele almayı hedeflediklerini vurgulayarak, kongre öncesinde yapılan odak grup çalışmaları, mülakatların da önemli veri kaynağı olduğunu, kongreye 200'e yakın bildiri başvurusu yapıldığını, bunların arasında 31 bildirinin seçildiğini kaydetti.

- "Aile aslında çözüm üretme kapasitesi yüksek olan kurum"

TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir ise komisyonun 4 aylık bir çalışma yaparak, 500 ayrı kişi ve kurumu dinlediklerine değinerek, "Modern dünya bazen sorunlarla ilgili aileyi hedef gösteriyor. Aile aslında bir yandan da çözümün merkezi, çözüm üretme kapasitesi yüksek olan bir kurum. Komisyon olarak ailenin sağlıklı ve güçlü yapısını nasıl geliştirebiliriz, çözüm üretme kapasitesini nasıl artırabiliriz, çözülemeyen sorunlar sonunda boşanma gerçekleşiyorsa, boşanma sonrası ebeveyn ilişkilerinin sağlıklı gitmesi konusunda çalışmalar yaptık." diye konuştu.

4. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi

4. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi

4. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi