“2011-2013 yıllarında anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmeye çalışanlar bugün rejimin değişeceğini ilk 4 maddede değişiklik yapılacağını iddia ediyorlar” dedi.

MHP İl Başkanlığı binasında bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye’de ilk kez anayasa değişikliği yapılmadığını ve bugüne kadar 18 kez anayasa değişikliğine gidilerek 100’den fazla maddede değişiklik yapıldığını belirten MHP Milletvekili Mehmet Parsak, bazı maddelerin de birden fazla kez değiştirildiğini söyledi. Muhalefetin ise yalan yanlış iddialarla milletin kafasını karıştırmaya çalıştığını belirten Parsak ilginç bir tabir kullanarak; “Şeytan taşlamaktan ibadet etmeye vakit bulamıyoruz” yorumunda bulundu.

“HÜKÜMET SİSTEMİ ANAYASA YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ GÜNDEN BU YANA TARTIŞMALI” 

16 Nisan’da yapılacak olan halk oylaması ile 19’uncu kez anayasa değişikliğine gidileceğini ifade eden Parsak; “16 Nisan’da yapılacak halk oylamasında bu kez anayasada hükümetin sistemine odaklanan bir anayasa değişikliğini öngören 18 maddeden oluşan bir anayasa değişikliği paketi söz konusu. Neden hükümet sistemine odaklanan bir anayasa değişikliği teklifi yapıldığını da açıklayalım. Hükümet sistemi anayasamızın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tartışmalı olan bir konu. 1982 anayasasının temel siyasi sebebi durumundaki 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştiren Kenan Evren bu anayasanın yapılış sürecinde başbakan olarak değil de kendisini cumhurbaşkanı olarak konumlandırdığı için anayasamızın 104’üncü maddesinde ideal bir parlamenter sistemi çok aşan yetkilerle cumhurbaşkanının donatıldığını görüyoruz. Mevcut anayasamızın 104’üncü maddesi en uzun anayasa maddesidir ve tam 3 sayfa boyunca yasama, yürütme, yargıya yönelik olarak cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler öngörülmüştür. Son fıkrasında da anayasanın diğer maddelerindeki görev ve yetkileri de yerine getir demek suretiyle yetkiyi de daha geniş olarak tanımlamıştır. Bu kadar geniş yetkiye rağmen öngörülen sorumluluk ise yine anayasanın 105’inci maddesinde yer alan vatana ihanet suçlamasıyla sınırlı olarak ve TBMM’nin üye tam sayısının 3/4’ü gibi çok yüksek oranla sorumlu. Özellikle işin başı itibariyle çok tartışmalı bir hükümet sistemimiz var” dedi.

“2007’DEN İTİBAREN BAŞLAYAN ÇİFTE VESAİYET KARMAŞASINI SONLANDIRMA ÇALIŞMASIDIR”

Cumhurbaşkanının çok fazla yetkisi bulunmasına karşılık anayasanın 105’inci maddesinde yer alan vatana ihanet suçlamasıyla sınırlı olan hıyanet-i vataniye kanununun da 1991 yılında kaldırıldığını belirten Milletvekili Parsak; “Cumhurbaşkanı bu suçu işlese dahi yargılanmasının imkansız hale geldiği bir sisteme dönüşmüştür. Yürütme yapımız baştan itibaren çift başlı. Bir tarafta çok geniş yetkilere rağmen hiçbir sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı, bir tarafta ise tüm sorumluluğu üzerinde taşıyan ama yetkileri de ancak cumhurbaşkanı ile yarışan bir başbakan var. Bundan dolayı cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında sürekli olarak sıkıntıların yaşandığını ve bunların kimi zaman krizlere yol açtığını, bu krizlerin önemli sonuçlar da doğurduğunu devletimize, milletimize önemli zararlar verdiğini de milli hafızamız dahilinde biliyoruz. 2007 yılına gelindiğinde durum daha da farklı bir boyuta kavuştu çünkü 2007 yılında CHP tarafından bir 367 krizi çıkarıldı. Çıkarılan 367 krizinin sonrasında bir anayasa değişikliği gerçekleştirildi ve cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi halk oylaması sonucunda benimsendi. Yapılan halk oylamasında milletimiz yüzde 70’e varan bir oranla ve çok güçlü bir şekilde ‘Evet bundan sonra cumhurbaşkanını ben seçeceğim’ dedi. Bu kararla birlikte baştan sona yetki sorumluluk ilişkileri çerçevesinde kargaşa öneren, karmaşık olan 1991’den itibaren hiçbir sorumluluk öngörülmeyen ama 2007’den itibaren de baştan sona var olan o iki başlılığa çifte meşruiyet karışıklığı ve karmaşanın eklendiği bir hükümet sistemi ortaya çıktı” değerlendirmesinde bulundu.

“2 YIL BOYUNCA MİLLİ VE ÜNİTER DEVLET YAPISINI MHP SAVUNDU”

MHP Genel Merkezi tarafından 2011-2013 yılları arasında Türkiye tarihinin en geniş anayasa çalışmalarında görevlendirildiğini hatırlatarak sözlerini sürdüren Parsak; “Genel Başkanımızın görevlendirmesi ile milletvekili olarak değil ama teknik heyet üyesi olarak 2 yıl boyunca komisyonda görev yaptım. 2 yıllık çalışmalar esnasında anayasamızın sadece hükümet sistemi meselesi değil ne yazık ki neresinde Türk ibaresi var ise çıkarılması öngörülmek suretiyle anayasamızın Türk anayasası olup olmadığı tartışıldı. Türk anayasasının devlet ilkelerini ortaya koyan ilk 4 maddesi asla değiştirilemeyecek olduğu halde ne yazık ki değiştirilmesi önerilerek tartışıldı. Anayasada yer alan o ilk 4 maddeye hakim olan 2 temel ilkemiz cardır birisi milli devlet diğeri ise üniter devlet ancak ne yazık ki bunların değiştirilmesi önerildi. Milli Devleti ve üniter devleti destekleyen, besleyen anayasamızın muhtelif maddeleri tartışıldı. Bu tartışmalara ilişkin partilerin somut önerileri, müzakerelerin tutanakları ve ortaya çıkan sonuçlara tbmm.gov.tr adresinden ulaşılabilir. 2011-2013 yılları arasında yapılan çalışmalar sırasında bahsettiğim konularda dirayetli ve dik duruşunu sergileyen parti de MHP oldu. 15 Temmuz’da yaşanan tarihimizin en büyük ihaneti ile karşılaştık. 15 Temmuz basit bir darbe girişimi değildir. Türk vatanını bölme, parçalama ve işgal girişimidir. Farklı noktalardan savaşa ve güvenlik tehdidine uğrayan bir Türkiye’de sorunların çözümü ve sistemin yeniden düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Genel Başkanımız da bu konuda gereken desteği vereceklerini söylemiştir. Gelinen nokta ülkenin bekası için güçlü bir iktidar ve önemli sorumlulukları yüklendiği bir yönetim sisteminin oluşturulmasıdır” dedi.

“ŞEYTAN TAŞLAMAKTAN İBADET ETMEYE VAKİT BULAMIYORUZ”

Mevcut anayasa ile anayasa teklifine herkesin şu anda TBMM internet sayfasından ulaşılarak incelenebileceğini tekrarlayarak ortaya atılan iddiaları da değerlendiren MHP Milletvekili Mehmet Parsak; “Öyle şeyler söyleniyor ki örneğin rejim değişiyormuş bu süreçte. Rejimimizin cumhuriyet olduğu anayasamızın 1’inci maddesinde açıkça belirtiliyor. Rejim değişikliği iddiasını ortaya koyanların anayasa teklifinin içerisinde anayasamızın 1’inci maddesine yönelik olarak bir değişiklik teklifi olduğunu da gösterebilmesi lazım böyle bir değişiklik var mı yok. Demek ki rejim değişikliği de yok. Anayasa değişikliği gerçekleşirse anayasanın il 4 maddesinin değişeceğini iddia ediyorlar. Meclise sunulan teklifin içerisinde ilk 4 maddeye yönelik olarak bir değişiklik teklifi var mı yok. Bu iddiaları kim ortaya atıyor 2011 ile 2013 yılları arasında bizzat anayasanın ilk 4 maddesinde değişiklik yapılmasını teklif edenler atıyor. Bu kadar yalan söyleyerek, milletimizin kafasını bu kadar karıştırmanın anlamı yok. Burada tüm siyasi partiler aslında olması gerektiği gibi sorumlu bir siyaset anlayışı içerisinde teklife ilişkin yaklaşımlarını, hükümet sistemine ilişkin yaklaşımlarını milletimizle paylaşmalı. Ancak bakıyoruz durum öyle gerçekleşmiyor. Biz adeta şeytan taşlamaktan ibadet etmeye vakit bulamıyoruz. Bir taraftan gerçekleri anlatmaya çalışırken bir taraftan da CHP ve etrafında kümelenenlerin iddialarına cevap vermeye çalışıyoruz çünkü sorumlu bir siyaset anlayışımız var. Doğruları söyleyelim milletimize kararı milletimiz ona göre versin. Gerçek irade öylelikle ortaya çıksın ve çıkan karar da hepimizin başımız gözümüz üzerine olsun” dedi.