ANKARA (AA) - AYBÜKE İNAL - Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genel Kurmay Başkanlığı önünde çıkan çatışmalarda gazi olan 29 yaşındaki Nihat Tokmak, "15 Temmuz benim yeniden doğumum oldu. İkinci hayatımda her şeyin kıymetini daha çok anladım." dedi.

AA muhabirine, 15 Temmuz hain darbe girişiminin yapıldığı gece yaşadıklarını anlatan Gazi Tokmak, darbe girişimi sırasında ölümü düşünmediğini, tek derdinin vatan olduğunu ve o günün sabahında yeniden doğduğunu ifade etti.

Darbe girişiminin yaşandığı saatlerde hareketliliği fark ederek şehir merkezine gittiğini belirten Tokmak, ilk etapta tankların tatbikat amacıyla orada bulunduğunu zannettiğini ve evine döndüğünü söyledi.

Tokmak, televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını duyduktan sonra birkaç arkadaşı ve kardeşiyle Genel Kurmay Başkanlığına döndüğünü belirterek, şöyle konuştu:

"Seyirci kalamazdık. İçim kıpır kıpır oldu. Zaten halk olarak biz bu konularda yerimizde duramıyoruz. Tam ne yapacağımızı bilmiyorduk ama Cumhurbaşkanımız konuşunca 'vatan için bize gerek olabilir, bizim orada olmamız lazım veya neredeyse gideceğiz, o gün evde durulmaz' diye hemen dışarı çıktık. Kendimizi zaten tek verebileceğimiz şeye, vatanımıza verdik. Sonuçta patlayan silahlar, bombalar, helikopterleri duyunca insanın aklına başka bir şey gelmiyor."

Önce durumu öğrenmeye ve askerleri ikna etmeye çalıştıklarını, ilerleyen saatlerde insanların vurulduğunu görünce psikolojilerinin değiştiğini aktaran Tokmak, "Şok içindeyiz, zaten bir kırgınlık var. Kendi askerimizin bize bunları yapması bizi çok üzdü, çok büyük hayal kırıklığıydı. Bir taraftan öfke var. Elimizden gelen bedenimizle tankın önünde durmak, yapabileceğimiz her şey buydu, askerleri vazgeçirmek." diye konuştu.

- "Vatanın sonu ne olacak diye düşündüm"

Tokmak, Genel Kurmay Başkanlığı önünde çıkan çatışmalar esnasında sol kolu ile göğsünden giren mermilerle yaralandığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O esnada bizde can korkusu, ölüm korkusu olmadı, sadece daha fazla ne yapabiliriz diye düşündük. Bunu yaşamadan tarif etmesi çok zor. Hayatımda hiç almadığım bir darbe hissettim. Normalde küçücük bir kurşun ama iç organa verdiği hasarın bana hissettirdiği acı çok büyüktü. Bu kurşun yüzünden dalağım yok, organım parçalandı, işlevini kaybetti. Onun patlamasıyla bedenim yıkılacaktı, diz üstü düştüm. Sonra yerde biraz düşündüm. 'Şu an olmaz, ben ölene kadar mücadeleme devam edeceğim. Daha ölmedim, bir kurşunla bırakamam bu işi' dedim."

Daha sonra bilincini kaybetmeden hastaneye gitmeye karar verdiğini ve yolda bir vatandaşın yardımıyla hastaneye gittiğini anlatan Tokmak, şunları söyledi:

"Ölüm bir tarafta beni beklerken, ben hiç ölümü düşünmedim. Arkamızda ne bıraktık, vatanın sonu ne olacak diye düşündüm. Özellikle hastanede yatarken bunu çok düşündüm. Çünkü uyandığımda hala bomba sesleri geliyordu ve biraz umutsuz olmaya başlamıştım ama bir taraftan da biliyordum, 'memleket bu şekilde bitmeyecek' diyordum. Güzel haberi de aldık. Ondan sonra da zaten tekrar doğmuş gibi hissettim."

- "15 Temmuz benim yeniden doğumum oldu"

Darbe girişiminin ardındaki sabahı, "ikinci hayatı" olarak tanımlayan Tokmak, "15 Temmuz benim yeniden doğumum oldu. İkinci hayatımda her şeyin kıymetini daha çok anladım." dedi.

Tokmak, cesur biri olduğunu ancak 15 Temmuz'dan sonraki birkaç hafta uykularından sıçrayarak uyandığını ve uçak seslerini duyduğunda bir süre korktuğunu ifade etti.

Vatanın kendi evlatları tarafından pusuya düşürülmesinin kendisini çok üzdüğünü ve derinden yaraladığını vurgulayan Tokmak, "Bundan sonra da kimseye fırsat verilmemesi gerektiğini anlamış olduk. 15 Temmuz birçok insanın ikinci doğum günü, hatta memleketimizin bile ikinci kuruluşu, yeniden ayaklanması, yeniden şaha kalkması da diyebiliriz. Söylenecek şey var ama kesinlikle 15 Temmuz'la yeni bir dönem başladı." diye konuştu.

Tokmak, çocuklarını da vatan sevgisiyle yetiştirmek istediğini belirterek, şunları vurguladı:

"Bizim sadece vatanımız var. Bize burada bir şey olduğu zaman bizim kaçabilecek hiçbir yerimiz yok ve bu bize zaten yakışmaz. Atalarımız hiçbir zaman zaten kaçmamış, bir tane örneği yoktur. Biz de kaçmayacağız, kaçmaya kalksak da yerimiz yok, kaçan da haindir zaten."